Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Türkiye’de meydanlar çeşitli demokratik talepleri dile getiren insanlarla doluyor. Her zaman değil, zaman zaman görülen bu durum özünde bir toplum ve demokrasi meselesidir. Her toplum ve demokrasi meselesinin değişmez bazı ilkeleri vardır. Diyalog, uzlaşma, temsil, katılım gibi unsurlar o sabiteler arasındadır. Hepsinin toplamı olan bileşke ise tam da o gerçek ‘gösteriler’ ve onların cereyan ettiği meydanlardır. Meydan yoksa, toplantı ve gösteri yoksa demokrasi yoktur. Çünkü mekân dediğimiz olgu siyasaldır, ciddi bir hafızaya sahiptir ve katılımcılığı ölçüsünde siyaset üretme kapasitesini haizdir. Bu gerçek anlaşılmadan bugünkü sorunlar çözülemez.
Toplum siyasetin öznesidir. Toplumun olmadığı, hatta iki kişinin bir arada bulunmadığı yerde siyaset olmaz. Siyaset çoğullukla ilgilidir. Yine çoğulluk işin içinde bulunduğundan siyaset demokrasiyi ‘icat’ etmiştir. Demokrasi, çoğunlukla (‘çoğullukla’ değil) ilgilidir. Ama demokratik siyaset çoğunluğun azınlık haklarını gözeterek edip eylemesidir. Buna mukabil demokratik siyaset kapalı mekanda cereyan edemez. Demokrasi, hatta siyaset, ‘agora’yı gereksinir. Agora, topluluğun bir arada bulunduğu ortak alandır ve insanlar orada konuşarak (‘parler’-parlamento) siyaset yaparlar.
Bugün de meydanları dolduran insanlar var, gençler var. Yukarıda yaptığım agora/meydan ve politika ilişkisi iktidarın dikkatle izlemesi ve çok iyi okuması gereken bir gerçektir. Her toplum olayının devleti/iktidarı ‘yıkmayı’ hedefleyen ve sertlikle bastırılması öngörülen hareketler olarak nitelendirilmesi yanlıştır. Çünkü öyle değildir. Toplum talepleri elbette iktidarların değişimini öngörür ve içerir, demokrasiyi başka türlü nasıl tanımlayacağız? Toplumsal talepler daima iktidarların daha demokratik tutumlar içine girmesi için çıkarılan bir çağrıdır. Taleplerin ekonomik veya siyasal içerikte olması bu gerçeği değiştirmez. Çünkü demokrasi sadece seçimle ilgili bir yöntem değildir. Gayet karmaşık ve kapsamlıdır. Antik Yunan’dan beri gelen iki kavramla demokrasi oluşabilir. Bunlar eleutheria yani özgürlük ve parrhessia yani özgür konuşma (düşünce özgürlüğü) kavramlarıdır. Bu iki hakkın kısıtlandığı her ortamda demokrasi tartışmalıdır.
Hasan Bülent Kahraman’ın yazısı