Türkiye’deki aşırı politizasyonun bir depolitizasyon olduğu kanısındayım.
Hiç gerçek anlamda politika düşündürmemek ve yaptırmamak bir topluma bu yoldan da mümkündür. Onu dengeleyecek biçimde gazetelerin kültürel, bilimsel, toplumsal meselelerle uğraşması gerekir. Bizse her şeye gündelik politikanın taktik ilişkileri içinden bakıyoruz.
Bir bu tespitle bakınca gazetelerin gerçekten ikiye ayrıldığı görülüyor.. İktidar karşıtı gazetelerin köşe yazarları politikadan sıkılarak ‘lüks hayat’ yazıları yazıyorlar. Ama yetersiz, yapay, özenti. Hem de nasıl… Gerçekten çok rahatsız edici bir düzeyde. Müthiş bir yalnızlık hissiyle yazıyor o yazarlar.
İktidar gazeteleri ise küçük burjuva radikalizmi içinde canhıraş bir şekilde siyaset yapıyor. O zaman da kendi içine büsbütün kapanıyor, büsbütün kendisini yalnızlaştırıyor.
İki ayrı yalnızlık yaşanıyor Türkiye’de anlayacağınız, birisi belki daha kalabalık, öteki biraz daha ıssız. İki tarafın da ihtirası, şevki, isyanı tek yanlı…
Hasan Bülent Kahraman’ın yazısı