Görünen o ki hükümet bu fırsat penceresini değerlendirmek istiyor. Meselenin zannedildiği gibi Biden iktidarı olmadığı çok açık. Zira Biden yönetiminin kendi ülkesindeki sorunları ne kadar sürede çözeceği ve uluslararası siyasete döneceği zaten belli değil. Yönünü dışarı çevirdiğinde hangi planla geleceği de bilinmiyor. Hepsinden önemlisi, Amerika’nın artık hegemonik bir konumda hareket etmeyeceği görülüyor.
Bu nedenle ülkedeki reform gündemini bir dış dayatmanın sonucu olarak görmenin ancak yanlış bir okuma veya kötü niyetle izah edilebileceğine inanıyorum. Evet, Türkiye dünya kamuoyunun nabzını tutuyor olabilir. Ama asıl mesele, reformcu bir vizyonun tekrar gündeme gelebilme şansı bulmasıdır.
Türkiye kendi güvenliğini kendi sağlamayı öğrendiği gibi kendi reform ve ekonomik büyüme paketlerini kendi iradesiyle yapabilecek bir ülke haline de gelmiştir. Bunlar Kopenhag değil Erdoğan kriterleridir.