• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Halil İnalcık gibi büyük bir tarihçi (bile) niçin böyle konuşur?

29/07/2016 00:02

 

 

kursat bumin kelleKÜRŞAT BUMİN

kursatbmn@gmail.com

Osmanlı tarihini anlamaya ve  anlatmaya hasredilmiş uzun bir ömür.


Ölümünün ardından tarihçi Cemal Kafadar’ın sözleriyle: “Türkiye, 20’nci yüzyılda yetiştirdiği en büyük bilim insanlarından birini yitirdi. Hem dünya 20’nci yüzyılın- hangi evrensel standardı uygularsanız uygulayın- en değerli âlimlerinden birini yitirdi.”

Kafadar’ın bu kısa ama öz değerlendirmesinden birkaç cümle daha aktaralım: “Halil Bey, çağdaş Türk tarihçiliğindeki en derin damarın, geçen yüzyılda milli tarih yazma çabalarıyla birlikte evrilen, önceleri (Hocası M. Fuad Köprülü üzerinden) Durkheim’cı, sonra Weber’ci ve hatta kısmen Marksgil sosyoloji ile ilintili bir toplumsal tarihçiliğin en özgün, en yetkin ve en derinlikli temsilcisidir.” 

İnalcık’ın ardından söylenenler içinden Kafadar’ın değerlendirmesini özellikle seçtim çünkü bu değerlendirme ‘büyük tarihçi’ tekrarıyla yetinmeyip tarihçimizin içinde dolaştığı önemli alanları da (Durkheim’cı, Weber’ci, Marksgil sosyoloji, Annales Okulu…) hatırlatıyor.

Demek ki büyük tarihçimiz ‘arşiv’le yetinmeyip Batı’nın tarihi anlama ve anlatmaya yönelik farklı düşünce sistemleriyle de iç içedir.

Bu yazıdan bir tarihçi İnalcık değerlendirmesi beklemediğinizi sanıyorum. Bu iş benim boyumu aştığı için ben bu büyük tarihçimizin büyük bir ‘düşünür’ olup olmadığını sorgulamakla yetineceğim. Bu çerçevede hareket edeceğim nokta da, yıllar önce (2003) yayınladığım bir köşe yazısı olacak.

Söz konusu yazı “Bunları söyleyen büyük tarihçi Halil İnalcık mı?” başlığı altında yayınlanmıştı.

İnalcık o yıllarda da tabii ‘büyük tarihçi’ idi. Bu yazıyı yayınlamamım nedeni İnalcık’ın Kültür Bakanlığı’nın 2003 Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü aldığı törende yaptığı konuşmaydı.

İnalcık’ın ‘siyasal’ diyebileceğimiz kanaatlari hakkında az biraz fikrim olsa da söz konusu törende yaptığı konuşma beni gerçekten şaşırtmıştı. Büyük tarihçi İnalcık ile şimdi bir bölümünü aktaracağım konuşmayı yapan İnalcık aynı kişi miydi? Konuşmanın tam metni TÜBA’nın internet sitesinde karşımızdaydı.

Konuşmanın ana fikri şu idi: “Türkiye, dünya milletleri arasında yalnız bir ülkedir. Tarihten gelen dinmez bir husumetin daima hedefi olmuştur, olmaktadır.”

İnalcık, ortaya attığı “Avrupa’nın bugüne kadar Türk Devleti’ne karşı bu bakışı ve tutumu gerçekten değişmiş midir? Yoksa eski zihniyet ve alışkanlıklar, yeni tertipler örtüsü altında devam mı ediyor?” sorusunu bakın nasıl cevaplıyordu:

“Tarihçinin gözlemi şudur: Batı bugün de Türkiye’yi kendi politikaları çizgisinde yürümeye zorlamak için, etnik ayrılıkçıları kışkırtmak, tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi, müdahaleci, vesayetçi, baskı metotlarını başka bir kamuflaj altında devam ettirmek peşindedir. Bugün ABD dahil Avrupa politikası, Ermeni iddialarını açıkça desteklemiyor mu? Bir bölüm vatandaşımıza sahip çıkarak, dışarıda onların yıkıcı organlarını himayeleri altında tutmuyor mu? Onbinlerce vatandaşımızın hayatına kasteden bir kişiyi hapishanesinde ziyaret için daha dün bir heyet göndermedi mi? Bütün bunları, Islahat Fermanı zamanındaki gibi, Türkiye’nin Batı hukuku ve insan hakları standartlarına uygun hale getirilmesi için yapmak gerektiğine bizi inandırmak istiyor, anlaşmalar imzalatıyorlar…”

Nasıl bir şeydi bu satırlar? Bize kimi, kimleri hatırlatıyordu. Bu satırları okuduktan sonra kime “Hoş geldin” demeliydik?

Bu satırlar bir bilim adamının kalemine mi, yoksa bir ‘ideolog’un kalemine mi daha çok yakışıyordu?

Konuşmanın şu bölümüne de kulak verin: “Büyük Britanya Başbakanı Gladstone 1876’da, gayz ve kinini, ‘Türkler, ancak varlıkları yok olmakla tarihe kendilerini affettirebilirler’ diyecek kadar ileri götürmüştür. Bugün sözde Ermeni davası, Batı parlamentolarında ayakta alkışlarla benimseniyorsa, bu sadece bize tarihi husumet psikozunun asla ölmediğini göstermektedir.”

Bu şaşırtıcı konuşmanın şöyle ‘tuhaf’ yanları da vardı: “Bir bölüm genç kuşak geleneğe ve mistisizme, dünya vatandaşlığını bir çözüm gibi görürken, bir başka gençlik de her şeyi yıkan postmodernizme kendini kaptırmıştır”(!)

Sözünü ettiğim yazı yayınlanınca bir okurum şaşkınlıkla izlediğimiz bu durumun ‘belge merkezli biçimsel bir tür’ olduğunu belirtiyor ve devamla İnalcık’tan tarihe bakış söz konusu olduğunda, adlarını sıraladığı büyük tarihçilerin sahip olduğu özellikleri özümsemiş bir analiz beklemenin yanlış olduğunu söylüyordu.

Konunun bu çerçevede ve İnalcık’tan bağımsız olarak düşünülmesi gerektiğine karar vermiştim. Demek ki alanlarında çok başarılı dünyaca ünlü bilim adamlarımızın önemli bir bölümü sıra geniş anlamıyla ‘politik’ meselelere ilişkin değerlendirmelere gelince hızla irtifa kaybediyorlardı.

İnalcık, eğer ‘doğa bilimleri’ ya da ‘formel bilimler’ olara nitelenen bilim alanlarından birisinde kendisini ispatlamış birisi olsa neyse…

Ama karşımızdaki kişi ‘Tarih’ gibi ‘laboratuvar’ işi olmayan bir alanın ‘otoritesi’ ise durum çok daha düşündürücü oluyordu.

Toparlayacak olursak: Halil İnalcık tabii ki –bizim şahitliğimizin önemi  olmasa da- çok önemli büyük bir Osmanlı tarihçisi. Ama insan -doğrusu- bu büyük birikimden bugüne, bize, hepimize dokunan sözler de bekliyor.

‘Sözler’ olmasa da olması gereken bir ‘duruş’ bekliyor. Sonuç olarak ‘uzay bilimi’nden değil ‘Tarih’ten konuşuyoruz herhalde…

Hem de OHAL altında bulunduğumuz şu zor günlerde…

Ölümünün hemen ertesinde yayınlanan bu yazıya kırılmamıştır umarım.

Niyetimiz kimsenin hatırasını zedelemek değil, tartıştığımız alanda da yol almamız gerektiğini hatırlatmaktan ibaret.

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Kürşat Bumin

SON HABERLER

Özgür Özel: Asgari ücrete temmuz ayında zam alacağız

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ‘hem işveren örgütleriyle hem işçilerle birlikte asgari ücrete temmuz ayında hakikatli bir zam yapılması için, bir ara zam için çalışmalarına başlayacaklarını’ duyurdu.

Onay çıktı: Trump, Katar'ın hediye ettiği uçağa binebilecek

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Katar’ın ABD’ye hediye ettiği uçağın envantere girdiğini açıkladı. 

Trump'la Güney Afrika liderinin görüşmesi gergin geçti: 'Beyaz çiftçileri öldürüyorlar'

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da ağırladığı Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa’yı ülkesinde beyaz çiftçilerin öldürülmesine karşı bir şey yapmamakla suçladı.

Oğuz Murat Aci'nin eşi, Eylem Tok ve Timur Cihantimur hakkındaki şikayetini geri çekti

Oğuz Murat Aci’nin eşi, Eylem Tok ve Timur Cihantimur hakkındaki şikayetinden ‘maddi ve manevi zararının karşılandığı’ gerekçesiyle vazgeçti.

İstanbul'da özel halk otobüsleri yarın kontak kapatıyor

Özel halk otobüsü sahipleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden (İBB) 6 milyar liralık hak edişlerini alamadıkları gerekçesiyle yarın kontak kapatacaklarını duyurdu.

Şeytan nerede?
Hainler Mezarlığı…

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 759 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Çiğdem Toker: Türkiye'nin, Zambia, Gambia ve Lesoto'dan daha geride olduğu bir saha var desem tahminde bulunabilir misiniz?

Koray R. Yılmaz: Doların küresel rezerv para olması bu açığı 'sürdürülebilir' hale getirdi

Arif Kızılyalın: Anayasa değişikliği ardında Erdoğan'ın seçilme hedefi yatıyor

Emin Çölaşan: Türkiye köşeyi dönmek üzere idi!

Nuray Babacan: Başta CHP'liler olmak üzere yapılan siyasi operasyonların durması gerekiyor

Fatih Yaşlı: Meclis'in yeniden açılmasıyla birlikte iktidar yeni anayasayı gündeme getirecektir

Alaattin Aktaş: Enflasyon tahminini sabit tutmak, politika faizinin aşağı çekilebileceğinin bir işareti

Taha Akyol: Cumhurbaşkanına, performansını beğenmiyorum diyerek istediği an atama yetkisi verildi

Eren Keskin: Silahların susuyor olması ifade özgürlüğünün önündeki tüm engellerin de kaldırılması anlamına gelmeli

Abbas Güçlü: LGS ve YKS benzeri sınavlar sadece bilgiyi ölçen sınavlar değil

Abdulkadir Selvi: Küçük partilerden AK Parti ve CHP'ye geçişlerin artması bekleniyor

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×