Refah Partisi’nin önemli belediyeleri kazandığı 1994 yerel seçimlerinden, Hilafet çağrılarının Atatürk’e hakaretler eşliğinde dile getirildiği 2020 Temmuz’una kadar geçen sürede “Türkiye’ye şeriat mı gelecek?” sorusu değişik vesilelerle gündeme geldi.
Türk tipi şerileşmenin son uğrağı, son sığınağı ve aynı zamanda son derece tehlikeli son manevrası popülist milli dinselleşme diyebileceğimiz bir formda karşımıza çıkıyor. Ayasofya’nın camiye çevrilmesini milli egemenlik, ülke dışındaki siyasal İslamcı silahlı gayrı-nizami örgütlere dayalı dış politik hamleleri ulusal çıkar olarak inşa eden bu yaklaşımın Hilafeti de ülkenin Müslüman dünyadaki ağırlığını sağlayacak bir araç olarak sunacağı çok açık.
Toplumun sosyolojik düzeyde dinselleşmeden uzaklaştığı halde sistemin ve siyasetin şerileştirilmesi adımlarındaki başarı bir yandan bu dinselleştirme adımlarının milli kisvede sunulmasından, diğer yandan da ‘seküler’ muhalefetin siyasal matematik hesaplarına dayalı teslimiyetinden güç alıyor. Bu iki faktör değişmediği sürece Türkiye’nin şeriat gündemini rafa kaldırmasını beklemeyin.