Habertürk gazetesi yazarı Umur Talu, Doğan Grubu ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘aşığı’ Ethem Sancak arasında giderek kızışan ‘kavga’yı ele aldığı bugünkü yazısında, her iki tarafı da ‘sıradan geçirdi.’

Umur Talu.
Talu, iki grup arasındaki ‘diyalektik ilişki’yi “Havuz Medyası’nın tohumunu Hortum Medyası atmıştır. Damlaya damlaya göl olmuş, gölden ne maya çalsan tutmuştur!” diye tarif etti.
Yazı özetle şöyle:
“Amiral Doğan Grubu ile İskele Sancak Grubu arasındaki atışma özetle şunu anlatıyor: Birinciler gazeteciliği safra diye zaten suya atmışlardı…İkinciler bir de ayağına okkalı taş bağladılar!
Nitekim Milliyet’i suya atmışlardı; Fitbolun başındaki yeni patron da gazetenin ayağına taş bağladı.
Oysa safra dedikleri gazetecilik, kendi haysiyetlerini bile su üstünde tutabilecek bir şeydi!
Bizzat Sancak’ın sözleri ile karşı tarafta grup sözcüsünün yazdıkları alt alta gelince de anlıyoruz ki, önceki var olmadan sonraki de var olamazmış. Nasıl birinci varken yok olmamış ise, ikinci de yoktan var olmamış.
Materyalizm ve Diyalektik Dairesi’nin tespiti de öyle!
Yani Havuz Medyası’nın içtihadı, selefinin Hortum Medyası tabir edilmiş şey olmasıdır.
Herkes önceki dönemi harika, bugünkünü rezil… Bugünkünü muteber, öncekini sefil görmekte serbest.
Lakin sadece birini görebilmek haliyle şaşılık yaratıyor. Çünkü ne birinin taşına sarılacaksın, boğulmamak için… Ne de seni fırlatıp atandan medet umacaksın. Artık hangimiz ne kadar yapabilirse tabii!
Şimdi çatışan iki taraftan biri bu kadar net ama diğerinin derin tarihindeki “Devlet gazeteciliği” bir yana, Amiral’in önceki Başbakan’ın bir brifinginde, “Siz söyleyin biz yazalım; siz söyleyin biz yazmayalım” mealindeki milli duruşu da tarihe yazılı.
(…) diyorum ki, paşanın eline tutuşturduğunu manşet yapman ile maşaların eline tutuşturulanı manşet yapması arasında çok nitelik farkı yok.
O yüzden, Havuz Medyası’nın tohumunu Hortum Medyası atmıştır. Damlaya damlaya göl olmuş, gölden ne maya çalsan tutmuştur!
Tamam, boynuz kulağı geçti; gaddar aptaldan daha feci olabilir! Sen istersen, ben kabak tohumu attım, hıyar çıktı, de; fark etmez!
Alınlardaki o lekeler. Ne yapsan çıkmıyor!
Mağrurken yediğin hurmalar… Hayat boyu alnını tırmalar!”