Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Altını çizmekte fayda var, muhalefetin “milli davamız KKTC kumar, yasadışı bahis, insan kaçakçılığı, fuhuş ve kara para aklama merkezi hâline getirildi” dediği süreç AKP iktidarıyla başlamadı. Kıbrıs’ın kumarhanelerle doldurulması hemen 74 sonrasına denk düşer.
Geçmişten bugüne, Türkiye’de iktidar ve muhalefetin üzerinde ortaklaştığı konu Kıbrıs’ın ‘milli dava, yavru vatan’ olduğudur. Hâlbuki Kıbrıs’ın kara para aklama merkezi haline geldiğine dair iddialar 30 yıldan fazladır konuşulan bir konu. Adadaki nüfusla orantısız sayıda kumarhane ve üniversitesinin neye ve kimlere hizmet ettiği bugünün tartışması değil. Ama Türkiye, iktidarıyla muhalefetiyle, ‘yavru vatan, milli dava, sizi kurtardık’ yazılı ezber metinlerle çizilen bir siyaset yürütmeyi tercih etti. Sırrı Süreyya Önder yıllar önce KKTC’yi Türkiye’nin ‘kalın bağırsağı’ olarak tarif etmişti. Yıkanması için çok su gerek demişti. Kirli düzen yıllardır göz göre göre devam ettiriliyor.
Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne büyükelçi atamasıyla asıl iflas edenin sadece iktidarın dış politikası değil, toptan Türkiye’nin KKTC politikası olduğunu görebilirdi. Artık muhalefetin ‘şeref’, ‘namus’, ‘satarım’ ‘sattırmam’ sözlerinden daha işe yarar cümleler kurması gerekir. ‘KKTC sonsuza kadar yaşayacak’ deniyor da nasıl? Afedersiniz patlak bağırsakla mı?