RUŞEN TAKVA
İç savaştan kaçan yüz binlerce Afgan sığınmacının ‘nefeslendiği’ yerlerden biri de Türkiye. Kimi kalırken kimi Türkiye’yi ‘geçiş güzergahı’ olarak kullanıyor.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre 2018’de Türkiye’ye gelen Afganların sayısı 100 bin 841’di. Bu sayı 2019’da 201 bin 437’ye ulaştı. Son iki yıla dair henüz resmi bir veri yok. Türkiye’de şu anda 600 bin Afgan sığınmacı bulunduğu tahmin ediliyor.
Pakistan, Bangladeş ve Afganistan’dan 2018’de gelen mültecilerin ilk durağı Erzurum’du. Son üç yıldır göçün yeni ve en yoğun durağı Van.
Van’dan günlük ortalama bin sığınmacı geçtiği tahmin ediliyor. Bu zorlu yolculuk sırasında onlarcası yaşamını kaybediyor, sakat kalıyor veya yaralanıyor.
Yine resmi rakamlara göre 2020 yılında, sadece ‘Van üzerinden Türkiye’ye giriş yaparken yakalanan sığınmacı sayısı’ 500 bin. Tabii bir de yakalanamayanlar var.
On üç saat yürüyerek Maku’dan Doğubeyazıt’a

36 yaşındaki Abdulvahit Hosseini de onlardan biri.
Yaklaşık beş yıldır eşi ve iki çocuğuyla birlikte Van’da yaşıyor. Ülkesinden kaçmasının nedeni Taliban rejimi. çoğunlukla aynı. Daha fazla dayanamayınca, 2017’de Gazni’den ayrılmaya karar vermiş. Kaçakçılarla 400 dolara anlaşmış ve zorlu yolculuk başlamış…
O günleri şöyle anlatıyor: “Yola çıkma kararı aldığımda 2017 yılının kış ayıydı. Beni önce İran-Afganistan sınırında bulunan Kandahar’a getirdiler. Buradan gece yarısı sınırı geçerek, Tahran’a vardık. İki gün sonra Türkiye sınırının sıfır noktasında bulunan Maku’ya geçtik. Burada güvenlik amacıyla dört gün ahırdan bozma bir evde bekletildik.

Bu sırada başka mülteci kafileleri de gelmeye başladı. Dördüncü günün sonunda yaklaşık 200 kişilik bir mülteci grubu olmuştuk. Gece saat 11’de yaya olarak yola çıktık. 13 saat yürüyerek Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesine geldik.
Evimden ayrılırken aileme, ‘Ben önden gidiyorum. Türkiye’deki duruma bakacağım. İş bulup, ev kiraladıktan sonra haber vereceğim’ dedim. Türkiye’ye geldikten sonra üç ay boyunca fayans ustası olarak çalıştım. Kazandığım parayla bir ev tutum ve aileme ”Gelebilirsiniz” diye haber yolladım.”
Eşi, kızı ve üç kuzeni Türkiye’ye geldi
24 yaşındaki Halime Jafari, Türkiye’deki kocasından haber gelmesi üzerine, yedi yaşındaki kızı Hesti (Hayat) ve üç erkek kuzenini de yanına alarak yola çıkmış. Ancak o yakalanmış: “Beni de Abdulvahit gibi önce Kandahar’a, oradan Tahran’a götürdüler. Daha sonra Maku üzerinden Doğubayazıt’a geldik. Burada kaçakçılar tarafından ayarlanan şehirlerarası otobüse bindirildik ve Van’a geldik. Otogarda polis bizi yakaladı ve Van’da bulunan mülteci kampına götürdü.”
Eşi, kızı ve eşinin kuzenlerinin mülteci kampında bulunduğu haberi Abdulvahit Hosseini’ye bir şekilde iletilmiş. Sonrasını şöyle anlatıyor: “Hemen kampa gittim. Yetkililer, serbest kalmaları için benim geçici koruma başvurusu yapıp kimlik almam gerektiğini söylediler. Kimlik başvurusu yaptım. Bir hafta içerisinde teslim edileceği bilgisi verildi. Beklemeye başladım ancak bu sırada Halime telefon etti ve kamptaki 300 kişilik bir Afgan grubunun sınırdışı edileceğini söyledi. Hemen kampa gittim. Ancak ben oraya ulaştığımda, bizimkilerin de içinde olduğu grup, uçakla, Kırklareli’nin Pehlivanköy ilçesinde bulunan merkeze gönderilmişti.

23 gün parkta yatıp kalktım
Derdimiz bitmiyordu. Param yok, çaresiz hissediyordum, çocuğum, eşim sınırdışı edilmek üzereydi. Bir şekilde izin belgesini edindim. Bir akrabamdan biraz borç aldım. Önce Ankara’ya, oradan İstanbul’a gittim. Pehlivanköy’deki merkeze ulaştım. Orada bana bir dilekçe yazdırdılar, fakat dilekçenin Ankara’ya gidip gelmesi gerektiğini söylediler. Mecbur, 23 gün bekledim. Bu sürede part time işler yaptım, parkta yatıp kalktım. 23 gün sonra eşim ve kızımı serbest bıraktılar ama onlarla birlikte gelen üç kuzen sınırdışı edildi (O gün sınırdışı edilen üç kuzen, 2018 yılında kaçak yollarla tekrar Türkiye’ye gelmiş, şu an İstanbul’da yaşıyorlar). Orada bize bir izin belgesi verdiler ve Van’da kalmanız gerektiğini söylediler. Biz de Van’a geldik.”
Taşeron firma bizi çalıştırdı ama ödeme yapmadı
Van’da bir hayat kurmaya çalıştıklarını, ancak çok zorlu zamanlar yaşadıklarını anlatan Hosseini, önce inşaatlarda çalıştığını, sonra Van Su ve Kanalizasyon İdaresi’ne hizmet veren taşeron bir firmada işe başladığını, ancak kaçak olduğu için sıkıntılar çektiğini anlattı.
“Taşeron firma sahipleri işverenden paralarını almalarına rağmen benimle beraber çalışan 27 Afgan mültecinin parasını ödemedi. Şikayetçi olmak için karakola gittik. Görevli polis memuru bize, ‘Sözleşme yapmamışsınız, biz bir şey yapamayız’ dedi. Kimliksiz ve güvencesiz olduğumuz için ben de arkadaşlarım da paramızı alamadık. Sonra bir teknik servis dükkanında çalışmaya başladım. Bir yıl kadar çalıştım. Sonra işyeri sahibi dükkânı kapattı, ben de işsiz kaldım.”
Hosseini ‘bakmış bu şekilde olmayacak, kendi işini yapmaya karar vermiş’: “Bir ofis kiraladım. Afganistan’dan Türkiye’ye gelen mültecilere yönelik çalışıyorum. Burada kaçak oldukları için banka hesabı açamıyorlar. Aileleri tarafından gönderilen para bana geliyor, ben de komisyonumu aldıktan sonra onlara ödeme yapıyorum.”
Kanada veya Amerika’ya gitmek istiyorum

Afganistan’dan ayrılırken aslında niyetleri Türkiye’de kalmak değilmiş. Ancak şartlar böyle gerektirmiş. Her ne kadar Van’da bir düzen kurdularsa da Abdulvahit Hossaini, Türkiye’nin kendileri için ‘geçiş yeri’ olduğunu söylüyor: “Amerika’ya ya da Kanada’ya gitmek istiyorum. Dört yıldır para biriktirmeye çalışıyorum. Yeterince para topladığım zaman ailemi alıp kaçak yollarla iki ülkeden birine gideceğim.”
Abbdulvahit Hosseini, eşi Halime Jafari ve iki çocuğuyla birlikte Van’da yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor. Tüm zorlu hayat koşullarına rağmen Halime Jafari üçüncü çocuklarına hamile.