Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Gazetecilik yaptıklarına dair bir tespit yoksa; o halde suçludurlar mantığı eziyetin zihniyetidir. Kişiye göre değil, delile göre yakalama yapılması gerektiğine göre böyle bir tespit sonucu yapılan yakalama gayriinsani muamele ve işkencedir. Gazetecilik, hakikatin tanıklığıdır. Gerçeklerin zamanda tespitini gazeteci yapar. Gazetecilik insan haklarını hakikatle yüzleştirir, böyle bir meslektir. Tarihe tanıktır.
İşkenceci kim varsa gazeteciler unutulmayan haberleri ve görüntüleriyle göstermiştir. İşkenceyi gösteren kapıları ardına kadar açmıştır. Sadece soruşturmayı tamamlayacak ve işkenceden yargılayacaksınız! İşkence suçundan kurtulmanın mazereti olamaz, “hukuk” yoluyla meşrulaştırılamaz. Saraçhane’de yaşanan eziyet ve işkence herkesin gözü önündeydi. İşkencenin tespiti çok kolaydır, soruşturmaların derhal tamamlanması için beklenemez.
Yaşanan dehşet unutulmamalıdır. Dehşeti hangi hukukla unutturabileceksiniz acaba? 1988’de Uruguay’daki “Tıp Ahlakı ve İşkence Karşısında Hekimler” adlı seminerde Dekan Dr. Pablo Carlevaro ‘ya ait sözler unutulmadı: “Dehşet gerilerde kalmalıdır, ama mahkûm edilmeli, lanetlenmeli ve asla unutulmamalıdır.”