Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
TBMM içi boş kabuk… Bir kıymeti-i harbiyesi yok! Bakanlar bakan değil, sarayın memuru, yargı yargı değil, medya varlık nedenine külliyen yabancılaşmış durumda… Devlet-Parti-Hükümet birliği söz konusu. Kuvvetler ayrılığı by-pas edilmiş dudumda… Böyle bir rejim, meşruiyetini kaybetmiş, rıza üretme yeteneği olmayan bir rejimdir… Baskıyı, şiddeti, devlet terörünü dayatmak dışında bir koza sahip değildir…
Esasen Türkiye’deki rejimi tanımlamak için yeni bir kavram peydahlamak gerekiyor… Öyle ucube bir rejim ki, toplumun öteki büyük yarısını, yandaş olmayan geniş toplum kesimlerini düşman sayıyor ve öyle muamele ediyor… İslamda, Dar’ül Harp- Dar’ül İslam ayrımı söz konusudur… Yasalar iki taraf için aynı şeyi ifade etmiyor… Bunun dünyada bir benzeri var mıdır? Siz hiç muhalif belediyelerin yapmak zorunda olduğu hizmetleri engellemeye çalışan bir devlet biliyor musunuz?
Kurumların içi boşaltılmış durumda ama sanki varmış gibi bir algı yaratılmak isteniyor… İçi boş kurumlar bir bakar körlük durumu yaratıyor… TBMM’nin 600 üyesi var ama orada bir bütün olarak halk iradesinin esamesi okunmuyor… Sarayın sekretaryası işlevine koşulmuş durumda… Elbette samimiyetle vekillik yapanlar, yapmak isteyenler de var ama verili durumda şeylerin seyri üzerinde etkili olmaları, taşı yerinden oynatmaları mümkün değil… Kaldı ki, sarayın varlığı kaçınılmaz olarak halk-devlet yabancılaşması demektir… İki ayrı dünyadır söz konusu olan…