Avrupa’nın az kazanan halkını konuk ederken, tur operatörlerinin sunduğu ahlaksız teklifler sonrasındaki masraflarını karşılayabilmek için kaliteden ödün vermek durumunda olan bu tür beldelerdeki her tür işletme de, “Kim olursan gel” düsturuna mahkum ediliyor. Aslında aşağılanıyor. Böylece bırakın turizmin evrensel kurallarını, insanlık onuru da bir ölçüde rafa kalkıyor.
İşte böyle bir beldede, turizmle aşina olmayan sosyal medya erbabının şiddetle (ve haklı olarak) karşı çıktığından farklı olarak “aşılanmanın aşağılanma olduğu” söylemi çok da kabul görmüyor.
Çünkü, turizm kazançlarına mahkum edilen ve geçimini zorlukla sürdürmekte olan halkın önceliği ne yazık ki onur değil. Hem bu yörelerde, üstü çıplak erkek garsonların barın üstüne çıkarak dans ettiği, kalça kıvırdığı mekanlar var. Gezinti teknelerinde köpük partisi adı altında inanılmaz rezaletler yaşanıyor. Otel animasyonlarda diz boyu şaklabanlıklar sürüyor. Çarşı esnafı bir tişört satmak için bin takla atıyor. Onun için, “Ben aşılıyım” yazan maskeler, sayılanların yanında devede kulak kalıyor…