Geçtiğimiz ay kayyum atanan Zaman gazetesinin kurucu yayın yönetmeni Fehmi Koru, AKP’nin terör örgütü ilan ettiği Gülen Cemaati ile başlayan savaşın, her iki tarafa da büyük zarar verdiğini söyledi.
Eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yakınlığıyla bilinen Koru, 17 Aralık operasyonunun hemen ardından Gül ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir araya geldiğini de aktardı.
Hürriyet gazetesinden Çınar Oskay’a konuşan Koru, 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarının perde arkasına dair bildiklerini anlattığı son kitabı ‘Ben Böyle Gördüm’ün ayrıntılarını paylaştı.
17 Aralık 2013’te AKP’li dört bakanla ilgili yolsuzluk skandalının Cemaat’in sızdırdığı düşünülen ses kayıtlarıyla patlamasının ardından, Koru arabuluculuk yapmak üzere dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün çağrısıyla Fethullah Gülen’in yaşadığı Pensilvanya’ya gitmişti.
17 Aralık’ın arkasında doğrudan cemaat olmayabilir
Koru, 17 Aralık günü Gül ve Erdoğan’ın ikamet ettikleri dışişleri konutuyla başbakanlık konutu arasındaki ‘gizli geçidi’ kullanarak bir araya geldiğini ve ikilinin ‘devlete yönelik bir kuşatma olduğu, durdurulması gerektiği’ kararına vardığını söyledi.
“Gül bana tapelere inanmadığını söyledi. ‘Sesler sanki gerçekmiş gibi geliyor ama arada boşluklar var. O boşluklar birileri tarafından teknik olarak doldurulmuş olabilir mi?’ dedi” diyen Koru, Gül ve Erdoğan’ın 18 Aralık’ta Pensilvanya’ya gitmesini istemelerini ise “Karşı tarafın bu işlerle gerçekten ilgisi var mı diye bakmam için” diye açıkladı.
Koru’ya göre ilk etapta Gülen olanlardan rahatsızdı, Koru operasyonların arkasında Cemaat’in olduğu kuşkusunun ortadan kalktığını düşündü ancak 25 Aralık’ta işin rengi değişti.
25 Aralık barış süreci bitirmek için gibiydi
Koru’nun verdiği bilgilere göre Gülen’i en çok dershanelerin kapatılmasına yol açacak yasal girişim rahatsız ediyordu, bu konuda geri adım atılması durumunda pazarlığa hazırdı. Bu yüzden Koru, 25 Aralık’ta ikinci girişim patlayınca şaşırdı: “Bunun üç-dört gün önce görüştüğüm kişinin talimatıyla olabileceğinden ciddi kuşku duyuyorum. 25 Aralık, sanki Fethullah Gülen’e rağmen, hatta belki barışa doğru giden bu süreci bitirmek için başlatılmış gibime geldi. İkinci operasyon başladığında Pensilvanya’da değerlendirme yaptıklarını ve sonuna kadar götürme kararı verdiklerini zannediyorum.”
Koru o dönem Erdoğan’ın da rahatsız olmakla birlikte iyimserlik taşıdığını, fakat daha sonra partinin ‘Bu siyasete darbe girişimidir’ raporunu benimsediğini söyledi.
Kasetler, Cemaat’in ‘ayıbı’ örtme geleneğine ters
Koru, ‘hizmetleriyle’ Nobel’e aday gösterilmesi gerektiğini düşündüğü Cemaat’in adının nasıl olup da gizli kameralarla ve şantajla anıldığına sorusunu ise, “Çok büyük bir tezat. Dindarların geleneği böyle şeyleri açmaya değil, kapamaya yakındır. Ensar Vakfı’yla ilgili asla tasvip edilmemesi gereken bir olayı hafife alanlar oldu. Muhtemelen bu gelenekle ilgili. Böyle bir geleneğin içinden gelen insanların, telefon dinlemesi, odalara kamera yerleştirmesi bizim geleneğimize bütünüyle ters” diye yanıtladı.
Koru’nun verdiği bilgiye göre, son ziyaretinde Gülen kendisine kayıtlarla ilgili,“Bizim o işlerle hiçbir alakamız yok Fehmi Bey” demiş: “Benim tanıdığım Gülen, bu tür ilişkilere girebilecek biri değil. Yakınındakilerden, Cemaat’e uluslararası ilgi olduğunu fark edip o ilişki içerisine girenler var mıdır? Bence vardır.”
Gülen’den sonra yerini alacak biri yok
Koru, Gülen’in Said Nursi’nin yaptığı gibi siyasete veda etmesi durumunda ilişkilerin düzeleceğini söyleyerek, Cemaat’e Gülen’den sonra ne olacağı sorusuna ise “Tek adam yönetimi gibi görünse de aşağıdan yukarıya doğru ‘demokratik’ sayılabilecek bir yapılanma. Ama Fethullah Gülen çapında birisi olmadığı için bu sarsıntıdan sonra olumlu bir senaryo göremiyorum” diye yanıt verdi.
Koru yaşanan savaş sonrası iki tarafın da zarar gördüğünü ifade ederek şöyle konuştu: “AK Parti, hareketin özellikle yurtdışındaki faaliyetlerinden yararlanamaz hale geldi. Cemaat ise iktidarın ona sağladığı hareket alanından mahrum kaldı. Cemaat kendi gücünü doğru değerlendiremedi. Devlet içindeki gücünü siyasete karşı kullanma ihtiyacı duydu.”