“Şiiler Musul’a girmemeli” diye sızlanmanın bir karşılığı var ama Ankara’nın sandığı türden değil. Nedir o karşılık?
Ankara’nın çıkışı Irak’ta zannedildiği gibi mezhepçiliğe karşı bir hassasiyet değil mezhepçiliğin ta kendisi olarak
algılanıyor.
AKP yönetimi ‘Sünniler ile Şiiler, Müslümanlar ile Hıristiyanlar ya da Araplar, Kürtler ve Türkmenler birlikte hareket
ederek IŞİD’i yenilgiye uğratmalı’ demek yerine ‘Sünni kentleri Sünniler kurtarmalı’ ısrarıyla kendi çıkmazını derinleştiriyor.
Davutoğlu’nun arzuladığı şekilde Şiiler Sünni kentlere girmemeliyse IŞİD’e karşı kim savaşacak? O zaman Türkiye’ye ‘Madem Şiileri istemiyorsun hadi İran gibi sen de taşın altına elini sok ve IŞİD ile birlikte hareket eden Sünni aşiretleri ikna et’ demezler mi?
İran’ı ‘mezhepçi ve yayılmacı’ diye mimleyip Sünniler namına mezhepçilik yapmak Irak’taki tüm dostluk potansiyelini yok ediyor. O yüzden bırakın Musul’u bütün etnik ve dini renkleriyle Iraklılar kurtarsın!
Kapsayıcı olmak Türkiye’ye hiçbir şey kaybettirmez. Sadece kurtarması da birilerinin düşlediği gibi orayı artık Osmanlı kenti yapmaz.