İster mecazi anlamda kullanılsın, ister resmen ilan etmenin ön hazırlığı olsun, seferberlik siyasetin sıfır noktası anlamına gelmektedir, çünkü seferberlik halinde anayasa, hukuk, hak ve özgürlükler yoktur, muhalefet, sendika, grev, miting vs. de yoktur.
Seferberlik iktidarın mutlaklaştığı, toplumun askeri bir disiplinle hizaya getirildiği, her türlü muhalif sesin “düşmanla işbirliği” ithamıyla boğulacağı kesin bir sessizlik halidir. Buradan varılmak istenen yerin başkanlık olduğu ise bellidir, seferberlik başkanlık için ilan edilmektedir.
Ancak eğer olağanüstü yönetim biçimlerinin zirve noktası olan seferberlik hali gündeme gelmişse, artık OHAL de yetmiyor, güç sahipliği daha fazla güç arzusunu beraberinde getiriyor ve asla tatmin edilemeyen bu arzu, bir saplantıya, başlı başına bir güçsüzlüğe ve kırılganlığa dönüşüyor demektir.
Dolayısıyla artık güvenlik siyaseti daha çok güvensizlik ve güç istenci, daha fazla istikrarsızlık anlamına gelmektedir.
Peki Türkiye toplumu? Türkiye toplumu “Şehitlikle teröristliğin dışında başka bir seçenek daha var” deyip ölüm siyasetini ret mi edecektir, yoksa teslim olacak ve yeni Türkiye adlı bu koca mezarlıkta zombi misali yaşamaya devam mı edecektir?
Soru budur.