‘12 Eylül darbe anayasasını değiştiriyoruz’ propagandası ile yapılan anayasa değişikliği sürecinin yüksek yargıda iktidarın yeniden yapılandırma hamlelerinin önünü açtığı ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yargı alanındaki tasfiye ve kadrolaşma sürecinin, son seçim kanunu teklifinde il ve ilçe seçim kurulları başkanlarının seçimi açısından elverişli bir zemin sunduğu biliniyor.
Bu teklif ile HDP’nin kapatılma hesabına kadar uzanan bir dizi planın da yedekte tutulduğu unutulmasın. Teklifin maddeleri üzerinden çeşitli yorum ve analizler yapıldı. Kuşkusuz bu çok önemli. Ama daha da önemlisi bu Seçim Kanunu teklifinin bir irade beyanını içeriyor olması. O irade beyanı, Diyarbakır’da ilan edilen 10 günlük yasakla birlikte okunmalı. Halkayı biraz daha genişleterek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, durup dururken(!) İmralı üzerinden verdiği ve o dönem çeşitli senaryolarla birlikte tartışılan açıklamalarını ekleyin.