Türkiye’de bir süre sonra yeni bir iktidarı konuşuyor olabiliriz. Bu kadar ağır bir tahribatın ardından nefes alma imkanı sağlayabilecek bir değişim kuşkusuz az şey değil.
Ama bizim yaramız çok daha derinlerden kanıyor. Sürekli düşmanlar icat ederek kitleleri zehirleyen, bekası için kitle kırımlarını dahi basit bir maliyet kalemi gören -sadece söylem değil, örgütlü bir faaliyet olarak- nefret yöntemini hükümsüz kılacak istikrarlı çabayla mümkün olabilir. Bu da, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel dinamikleriyle desteklenen, beslenen en az birkaç kuşaklık değişim demek.
Bağlarken ekleyelim. Hesaplaşılmayan, yüzleşilmeyen yaralardan popüler Netflix dizileri oluyor. Tarih, ironisiyle geri dönüyor.