Eski İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı Başkanı ve Adli Tıp Kurumu’ndan FETÖ’cülük nedeni ile ihraç edilen Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu adında biri.
Özel muayenehanesine getirilen çocuklara bazı halüsinatif ilaçlar içirdikten sonra çocukların anne ve babalarına karşı “cinsel taciz” suçlamaları yapmaları için baskı kuran, bu yolla çocukları ailelerinden koparmayı ve iddiaya göre FETÖ bağlantılı kişiler tarafından yetiştirilmelerini sağlamaya çalışan bir ruh hastası. Şeytanın insanda kişilik bulmuş hali.
Olayın buraya kadar olan bölümünü zaten Timur Soykan yazdı ve gözlerimize inanamayarak okuduk.
Şimdi gelelim meselenin bir sonraki aşamasına.
Eğer FETÖ, darbe girişimi öncesi gücünü koruyor olsaydı ya da bu olay iktidar ile FETÖ kavga etmeden önce gerçekleşse idi ne olurdu!
Olacağı söyleyeyim.
Polis FETÖ’nün elinde olduğu için bu olay kolay kolay ortaya çıkarılmaz idi. Daha başında örtbas edilir, ailelerin çabaları karşılıksız kalır, sapık psikiyatr işi yapmaya devam ederdi.
Ezkaza FETÖ’cü olmayan doğru düzgün bir polis bunu ortaya çıkarsa, yargıda da hakim olan FETÖ bu işi savcılık aşamasında örtbas eder, olayı ortaya çıkaran polis görevden alınır ve suçlu ilan edilirdi.
Olay basına bir şekilde yansırsa, bu kez de konu “sol basının mütedeyyin profesöre yönelik haksız saldırısı” olarak lanse edilir, iktidar yanlısı basın Timur Soykan’ı ve gazetesini ipe çekerdi. Herkes de namazında niyazında bir profesöre çamur atanları lanetlerdi.
Anladınız mı şimdi tarikatlardan, inanç baskısından arındırılmış bir emniyetin, bir yargının, bir devletin niye önemli olduğunu.