Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Cem Küçük, operasyonun başından bu yana savcılığın medya şubesi gibi davranıyor. ‘İBB’nin maaşa bağladığı gazeteciler konuşmalı!‘ başlıklı yazısında da isimlerini sıraladığı gazetecileri töhmet altında bırakmıştı. Oysa isimlerini sıraladığı gazetecilerin çoğuyla ilgili hiçbir somut veri yok. Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu ile gazeteciler Altan Sancar, Şaban Sevinç ve İsmail Saymaz’ın isimlerinin de CHP kurultayı ile ilgili MASAK raporunda nasıl geçtiğini belirtmiyor.
Ben de rapora baktım, bu gazeteciler hakkında bir suç kanıtı bulunmuş mu diye. Hayır yok, üstelik raporun sonuç bölümünde ”(Savcılığın bildirdiği kişilerin) aralarında gerçekleşen para transferleri kontrol edilmiş ancak herhangi bir para transferi kaydına rastlanılmamıştır” deniliyor.
Zaten MASAK raporunda bu paraların CHP ya da İBB’den yatırıldığına dair bilgi de yok. Oysa Cem Küçük ve iktidar medyasının yönelttiği suçlama neydi? Özgür Özel’in genel başkan seçildiği CHP kurultayını etkilemek için çalıştıkları ve karşılığında para aldıkları… Üzücü olan, hiçbir kanıt olmadan, sadece iki kişinin ifadesine dayanarak, gazetecilerin bilgilerine bile başvurulmadan soruşturmaya dahil edilmeleri, kurultaydan aylar sonraki hesap hareketlerinin, malvarlıklarının incelenmesi ve suçlu gibi gösterilmeleri… ‘Gazetecilik‘ ve ‘yargı‘ eliyle yapılan bir yargısız infaza maruz kaldı bu arkadaşlarımız…