AKP ve karşıtları arasındaki gerilim, giderek neredeyse altta yatan çatışmaları yutan bir görünüm arz ediyor. AKP iktidarına şu veya bunu ‘yaptırmamak’ başlı başına bir muhalefet amacı olarak sunulabiliyor. Böylece HDP dahil tüm muhalefet bizzat kendi tercihleri sonucu eskinin parçasına dönüşüyor. Geleceğin inşası için akıl yürütme ve siyaset oluşturmanın yerini, sırf AKP’ye yarayacağı endişesiyle yeninin engellenmesi çabası alıyor.
Ne var ki sonuç AKP’yi yeni olanın tek taşıyıcısı haline getirdiği ölçüde iktidarı güçlendirmekle kalmayıp, onu yeninin tek ‘tanımlayıcısı’ da kılıyor.
Dolayısıyla AKP’nin hayal ve hedefindeki ‘yeni Türkiye’, bu partinin muhtemel seçim başarısı ile birlikte gerçekçi bir vizyon olarak toplumun gündeminde… ‘Yeni’ olan siyaset ile üretilecek ve bu bağlamda AKP’nin tercihlerinin çok önemli olacağı açık.
Görünen o ki söz konusu ‘yeni Türkiye’ algısının en önemli ve vazgeçilmez zemini seçilmişlerin atanmışlar üzerindeki hakimiyeti. Bunca yıllık iktidara karşın çözülemeyen bu meselenin ardında yüz yıllık Cumhuriyet tarihi yatıyor ve söz konusu geleneği Tanzimat sonrasının bürokratik sınıf teşekkülüne ve bilincine kadar geri götürmek mümkün.
Bu nedenle değişimin bir anda olmayacağını, yeni anayasa ile birlikte farklı bir çekişme dönemine girileceğini beklemeliyiz.