Suriye’deki savaş halinin ‘asıl’ sebebinin, üçüncü dünya savaşına cesaret edemeyen büyük güçlerin bölgesel çatışma ihtiyacı olduğuna ilişkin tezlerin ‘asıl’ işlevi gönlümüzü rahatlatmaktan ibaret. Bu güçler savaşları uzatabilirler, bazen savaş çıkartmak için gayret de gösterebilirler, ama dünya üzerinde savaşın kenarında yaşayan o kadar çok ülke var ki, yeni bir savaş alanı için uğraşmak pek de rantabl olmayabilir. Ayrıca eğer Suriye savaşını ABD ve Rusya üzerine yıkacaksak, ABD’nin niçin Barzani’ye sahip çıkmadığını, ya da Rusya’nın Suriye’de niçin asker azaltma kararı aldığını da olgusal zeminde inandırıcı şekilde açıklamak gerekiyor.
Belki de ‘asıl’ mesele her ülkenin kendini yönetme konusunda ne denli basiret gösterdiği, kendi ‘normalini’ ne denli istikrar içinde sürdürdüğüdür. Çünkü siz bir kez o normalin dışına çıkar ve geri dönüş yollarını kendi elinizle tıkarsanız, Suriye’de gördüğümüz üzere işe sadece büyük güçler değil, bütün güçler müdahil olur.
Nitekim bugün Türkiye’nin Batı’dan yansıyan bir beka sorunu yok… Ama kendi iç düzenimizi özgürlük, açık iletişim, işbirliği ve barış üzerinde sürdüremediğimiz sürece kesinlikle bir beka sorunumuz var ve olmaya da devam edecek. Bu gerçekle yüzleşmeyip topu başkalarına atma beleşçiliğine yatırım yaptığımız sürece de, o beka sorunu daha derinleşecek…