İktidarın neyi niçin yaptığını anlamaya çalışmak, neyi ne kadar yapmak isteyip istemediğine bakmak, yapılamayanların nedenlerine inmek gibi kaygıları zaten uzun süredir aramıyoruz. Ama ‘milli düşünce’ şemsiyesi altında bir ‘savaş ekonomisi’ düzeneğine olan hasreti ve bu sayede ekonomideki özerk kurumları kadük ederek ülkenin tüm katma değerini tek elde toplayıp, denetlenme ihtimali zayıf bir mekanizma içinde kullanıma açma çağrısını yadırgamamak zor…
Sistemi hiyerarşik, merkeziyetçi ve keyfiyetçi kılma propagandasının bu kadarının, ‘yerli ve milli’ olanlar için bile hazmı zor bir ahlaki lokma oluşturması beklenmez mi? Hele kendinize dindar diyorsanız…