Büyük fotoğrafa baktığımızda seçim sonuçları Türkiye’nin tahmin edilenin ötesinde normalleştiğini söylüyor. Oluşacak Meclis siyasi tarihimizde gerçek anlamda en yüksek temsil yeteneğini ortaya koyacak. Belki ilk kez Meclis’in ülkenin siyasi geleceğinin sorumluluğunun farkında olacağı bir evreye geçilecek.
Burada tabii ki HDP’nin yakaladığı sıçrama büyük bir başarıdır. Her ne kadar emanet oylar üzerinden yaşanmış olsa da, sonuçta Kürtler nihayet siyaseten eşit konumda ve belirleyici bir güçle parlamentoda yer alacaklar.
Bu noktadan sonra Kürtleri dışarıda bırakacak bir siyaset ne düşünülebilir ne de buna teşebbüs edilebilir. Söz konusu normalleşmeyi hazmedemeyenlerin bu toplumu birlik içinde tutabilme imkânı da artık yok…
Normalleşmeden asıl ders çıkarması gereken ise tabii ki AKP…
Seçim sonuçları toplumu hiç hafife almamak gerektiğini ima ediyor. Hiçbir seçmen kitlesi bir siyasi partinin salt takipçisi olmayı kabullenmiyor. İnsanlar seyirci olmak değil etkilemek ama öncelikle dikkate alınmak istiyorlar.
AKP cenahında son altı ay içinde söylem ve eylem düzeyinde yapılan bir dizi yanlış, bugün seçim sandığında kaybedilen oy olarak karşılık buluyor. AKP yönetimi toplumla birlikte tarihsel ve yapısal bir eşiği tek hamlede aşmayı hayal etti. O eşiğin gerçekten de aşılması lazım…
Dahası o eşiği aşacak başka parti de yok. Ne var ki bunu yapmanın bir yolu yordamı, usulü var. AKP seçmeninin en azından yarısı o yol ve yordamı talep ediyor ve buna demokrasinin gereği olarak bakıyor.