Eğer olağanüstü bir durum oluşmazsa, Haziran ve sonrası aylarda yıllık enflasyon düşer. Ama her durumda bu sene yüzde 50-55 arasında olur.
Buna rağmen Türkiye’de hem riskler çok yüksek hem de yetkililerin ne yapacağını ve niçin yapacağını kimse kestiremez.
İnandırıcı bir istikrar programı yok.
Eğer hükûmet kriz olduğunu kabul etseydi, buna uygun politika geliştirirdi. Geçen sene IMF’ye gider ucuz kredi alırdı. İstikrar programı hazırlardı. AB ile bağları güçlendirirdi. Bu şartlar altında doğrudan yabancı yatırım sermayesi girerdi. Kriz önlenir ve AKP seçimlerde bu kadar gerilemezdi.
Mehmet Şimşek’in kapı kapı dolaşıp para araması “ekonomi zorda” algısı yarattı.
Bu nedenle doğrudan yabancı yatırım sermayesi girmedi. Zira doğrudan yabancı yatırım sermayesi herkesten çok daha hassastır ve çok daha doğru tahlil yapar. Eğer doğrudan yabancı yatırım sermayesinin istediği demokratik ve hukuki altyapı ve güven ortamı sağlansaydı ve teşvik verilseydi, sermaye gelirdi.
Şimdi borsanın artması ve kur/faiz makasının açılmasıyla sıcak para girdi. Ama bu nedenle ekonomide kırılganlık daha çok arttı. CDS oranının yeniden artması da bu durumu gösteriyor.
Bundan sonra borsada kâr satışları olur ve kurlar artarsa, sıcak para geldiği hızla çıkar ve enflasyon artar.