Son günlerde yaşanan çılgın para pompalamasının sonuçta ekonomiler üzerinde ciddi tahribatlar yaratması kaçınılmaz. 2008 kriziyle tümüyle baş edilemediği, normalleşmenin bir türlü sağlanamadığı küresel konjonktüre denk gelen salgın şoku, tablonun iyice ağırlaşmasına neden olacak. Ülke yöneticileri, bile bile bir yandan likiditeyi artırıp öte yandan mali teşvik tedbirleri uygulayarak tablonun ağırlaşmasına katkı sağlayacaklar.
Türkiye’ye baktığımız zaman, faiz indirimlerinin ve yeni mali teşviklerin hazırlanmakta olduğunu görüyoruz. Turizm Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile çalışma yaptıklarını, önümüzdeki hafta kararlar çıkabileceğini duyurdu. Artık şunu biliyoruz: Bazı sektörlere teşvik vermeye başladığınızda, diğer sektörler bunu hep izlemiştir. Talepler giderek çoğalınca politikacılar teşvikleri geniş kesimlere yaymaktan geri duramıyorlar.
Halbuki ülkenin ekonomik tablosu ortada; kaçamayacağınız gereklilikte mali teşvikler verebilirsiniz, ama bunun sınırlı olması, etkisi somut olarak görülecek seçilmiş teşviklerle yetinilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, yani iyice açıldığınız zaman zaten zora giren mali dengenin iyice bozulması, enflasyonun daha da yükselmesi, zaten baskı altındaki bankacılığın sıkıntılarının artması gibi somut tehlikeler bizi bekliyor.