Güçlünün hukuku üstüne kurgulanmış bir düzendir ‘demokrasi’! Kimin terörist, kimin hırsız olduğunun muğlaklaştırıldığı; esasen en gelişkin mafyanın bu devlet organizasyonları olduğunu gözden kaçırmak isteyen bir olgunun adıdır ‘demokrasi’! Biçimsel eşitlikten yanadır. Bir oy hakkı verir kişiye, bu yolla düzenin içine iter onu, ardından da avutur durur: “Gün gelecek dünya daha güzel bir yer olacaktır” Bu safsataya inananların mezarlıklarıyla dolu her yan! Sandıktan hep avuntu çıkar!
Eğitimi, bilgiyi, felsefeyi, sanatı, çalışkanlığı sıfırlayan bir düzenden söz ediyoruz. Çoğunluk genellikle incelmemiş zevklerle doludur. ABD demokrasisi; basketbol, hamburger, bira denklemine dayalıdır mesela. Vasatın hükümranlığı dünyayı kan gölüne çevirmiştir. Sömürmeye alışkın, uyuşmuş bir toplumdur karşımızda duran. Bencil, duyarsız koca bir güruh! Bush imgesi yeterince açıklar bu toplumun eğilimlerini. Sandıktan çıkmıştır vahşet! Elbet dünyanın her yerinde farklı tonlarda aynı sonuç çıkar! Sandık buna ayarlıdır…
İnsanın makine gibi sürekli çalıştığı, sevmeyi, düşünmeyi, eğlenmeyi unuttuğu bir dünya için yaratılmış bir düzendir ‘demokrasi’! Demokrat kimdir sorusu ayrı bir yazı konusu. Dünyaya bir kez gelmiş ve doğayı dinlemeye çalışan, evreni duyumsamayı başaran ve sürekli yaratan biri için bu büyük saçmalıkta vakit kaybetmekten daha korkunç ne olabilir! Sürekli azından köpükler saçarak konuşan diktatörleri dinlemenin nesi keyifli? Sığ fikirlerle kitleyi uyuşturan adamların/kadınların nesi ilginç? Sandık sonucu budur…