Ateizm Derneği, ‘deizm tartışması’nda Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a yönelik, “Vatandaşlarını dini ve felsefi görüşleri nedeniyle hakarete varan boyutlardaki beyanatlarla dışlamaya, hor görmeye ve yok etmeye çalışan bu anlayışı esefle kınıyoruz” dedi.

Fotoğraf: DHA
Son dönemde AKP çevrelerinde Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ‘gençler deizme kayıyor’ yönündeki tespiti çerçevesinde bir tartışma yürüyordu. Son olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AKP grup konuşmasının sonunda Bakan Yılmaz’ı konuyla ilgili “Olmaz böyle bir şey” diyerek azarlamış, Yılmaz da “Bizim deizmin arttığına dair bir değerlendirmemiz yok. Sonuç raporu yayınlandı, bilimsel gerçeklere uymuyor” demişti. Sonrasın da da Diyanet İşler Başkanı Erbaş, gençlerde deizm ve ateizmin yaygınlaştığı iddiasına ilişkin, “Bizim milletimizin hiçbir ferdi böyle sapık, batıl bir anlayışa asla prim vermez. Milletimize, gençlerimize kimse iftira atmasın” diye konuşmuştu.
Ateizm Derneği’nin konuyla ilgili açıklamasında, deizmin sadece ülkemizde değil, tüm dünyada giderek popüler hale geldiği belirtilirken, “Din, toplumsal yaşamdan giderek uzaklaşıyor; toplumlar, seküler bir yaşam düzenini tercih ediyor” dendi.
‘Din sorunlara çözüm üretemiyor’
Günümüz toplumsal sorunlarına ‘çözüm üretmeyen’, var olan problemleri de ‘kangren haline getiren’ dinlerin sorgulanması, insanların doğal olarak ‘sekülarizmde’ ve en nihayetinde ‘non-teizm düşünceleri altında’ toplanmasını sağladığı düşüncesini savunan dernek, yıllardır yapılan pek çok araştırmanın ‘ülkemizdeki non-teist birey sayısının gün geçtikçe katlanarak arttığını’ gösterdiğini kaydetti.
‘Hükümet endişeli’
Hükümetin ‘kendi dini düşünce ve hayat tarzını empoze etmek için’ imam hatipleri toplumsal gereksinimlerin kat be kat üstünde yaygınlaştırdığını belirten dernek, son dönemde iktidara yakın çevrelerdeki ‘gençler deizme kayıyor’ yönündeki tartışmaya ilişkin şunları kaydetti: “Son günlerde tekrar alevlenen konu da göstermektedir ki akan suyun önüne ne kadar aşılmaz setler de kursanız, su akacağı yönü dünyanın her coğrafyasında buluyor. Kendini mütedeyyin olarak tanımlayan çevre içerisinden yıllardır duyduğumuz fakat son aylarda daha da gür çıkan ‘deizme kayış’ söylemleri, anlaşılıyor ki ülke yönetimindekileri fazlasıyla endişelendiriyor.”
Dernek savcıları göreve çağırdı
Milli Eğitim bakanının açıklamaları için “Oldukça bayağı, hakaretamiz ve ayrıştırıcı”, Diyanet işleri başkanının açıklamaları içinse “Aleni bir şekilde deistleri aşağılamakta” diyen dernek, açıklamasına şöyle devam etti: “Tüm vatandaşların vergileriyle belli bir dinin, hatta belli bir mezhebin temsilciliğini yapan kurumun başındaki kişi olarak, yine tüm vatandaşların vergileri ile var olan devlet televizyonunda yaptığı nefret dolu bu açıklamalar hiçbir şekilde kabul edilemez! Türkiye Cumhuriyeti, anayasanın ikinci maddesinde de açıkça yazıldığı üzere laik bir ülkedir. Yine anayasanın ve tabi olduğumuz İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddelerinde açıkça yazdığı şekliyle, herkes düşünce, vicdan, din özgürlüğüne ve aynı zamanda din veya inanç değiştirme özgürlüğüne sahiptir. Toplum nezdinde zaten her türlü şekilde dışlanan non-teistlerin, devleti yönetenler tarafından yukarıdaki örneklerde (ve daha önce yaşanmış bir çok başka olayda) olduğu gibi aşağılanması, toplumdan dışlanmaya çalışılması, hedef gösterilmesi hatta ve hatta teröristlerle bir tutulması hiçbir şekilde kabul edilmez! Vatandaşlarını dini ve felsefi görüşleri nedeniyle hakarete varan boyutlardaki beyanatlarla dışlamaya, hor görmeye ve yok etmeye çalışan bu anlayışı Ateizm Derneği olarak esefle kınıyoruz! Cumhuriyet savcılarına sesleniyoruz! Özgür düşünce mensuplarını dizginlemek amacıyla kullanmaktan hiç çekinmediğiniz TCK/216 kılıcını çekmeniz için daha uygun bir suç olabilir mi?!”
‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçunun tanımlandığı TCK/216’da şu ifadeler yer alıyor:
(1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.