Açıklanan OVP, aslında 2018 Bütçesi’nin temel çalışmasıdır. Göze çarpan özelliği, geçen yılın “vergi indirimi” yerine bu sene “vergi bindirimi” içermesidir.
Bu OVP, üç yıl boyunca yüzde 5,5 büyüme öngörüyor. Çok iddialı olmasa da yine de tutturması kolay olmayan bir hedef. Bu büyümenin kabaca yüzde 0.7’si “net ihracat”tan gelecektir deniyor. Ama cari açık OVP boyunca azalmıyor. Hem cari açık azalmayacak hem de net ihracat artışı olacak demek tuhaf bir durum. Büyüme “hacımla” ölçüldüğü için, aritmetik sonuç böyle çıkabilir. Ama bu zıtlık hayatın kendiyle tutarlı değildir.
Enflasyon tahminleri düşüktür. Bizim enflasyon “kendi kendini yaratır” hale geldi. Kur çapasına geçmeden kolay kolay düşmez. Eğer enflasyonu, döviz fiyatını baskılayarak düşürmek isteniyorsa, sıcak para girişleri teşvik edilmelidir. Bu da bankacıların bayıldığı ve hararetle savunduğu “yüksek faiz‐düşük kur” siyasasıdır. Ama “yüksek faiz” sandığım kadarıyla AKP’nin akidelerine aykırıdır.
Onun için bu OVP inşallah tutar diyelim. Türkiye’nin esas riskleri iktisadi değil, siyasidir. O alanda bir iyileşme ufukta gözükmüyor. Olursa, Türkiye iktisaden bundan da iyisini yapabilir.