Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Yağmur veya eriyen kar suları, yollarda, tarım arazilerinde ve sanayi alanlarında biriken zararlı maddeleri toplayarak göllere, nehirlere ve diğer su kaynaklarına taşıyor. Bu maddeler arasında motor yağı, lastik ve fren tozu, tarımda kullanılan gübre ve pestisitler, inşaat atıkları ve sanayi artıklarına kadar birçok kirletici bulunuyor.
Su bugün küresel ekonomik faaliyetlerin yüzde 60’ını destekliyor. 2030’a kadar yüzde 40’lık bir tatlı su açığı öngörülüyor. Su yollarındaki kirlilik, dünya genelinde giderek büyüyen bir kriz haline geliyor. Okyanuslardaki kirliliğin yaklaşık yüzde 80’i karasal kaynaklardan geliyor. Bu kaynakların başında ise sıkça göz ardı edilen bir tehdit var: yüzey akışı kirliliği.
Peki yüzey akışı kirliliğini önlemek için atılması gereken adımlar neler?
– Sorumlu arazi yönetimi: Erozyonun önlenmesi, bitki örtüsü kullanımı, kıyı şeritlerinin korunması.
– Kimyasal kullanımının azaltılması: Tarımda daha verimli ve az zararlı ürünlere yönelmek.
– Şehir planlamasında yeşil altyapı: Geçirgen yüzeyler, yağmur bahçeleri ve yeşil çatılarla yağmur suyunun yer altına süzülmesini sağlamak.
– Atık yönetimi ve döngüsel ekonomi: Sanayi atıklarının azaltılması, geri dönüşüm sistemlerinin yaygınlaştırılması.
– Islah edilmiş sulak alanlar: Doğal filtre görevi gören sulak alanlar, kirliliğin azaltılmasında kilit rol oynuyor.