Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetinin belirlenmesi ve faillerin yargılanması talebiyle gerçekleştirdiği basın açıklamasını 785’inci haftasında Covid-19 salgını nedeniyle internetten yayınladı. Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün akıbetini sordu.

Bu hafta yapılan basın açıklamasında iktidara seslenen Cumartesi Anneleri şunları söyledi: “Toplumumuzun salgını en az zararla atlatmasını diliyoruz. Bu dileğimizin gerçekleşebilmesi için de iktidarı, tüm ayrımcı uygulamalarına son vererek siyasi çıkar ve hesapları bir kenara bırakmaya, demokratik bir zeminde ve insan haklarını gözeten bir yaklaşımla bu süreci yürütmeye çağırıyoruz.”
Soruşturmalar zaman aşımına uğratıldı
“39 yıldır kesintisiz devam eden 12 Eylül zihniyetinin cezasız bıraktığı Nurettin Yedigöl (26) dosyası ile kamuoyuna sesleniyoruz” denilen açıklamada, Yedigöl Ailesi’nin başta Kenan Evren ve dönemin askeri savcısı Faik Tarımcıoğlu olmak üzere devletin ilgili tüm birimlerine başvurduğunu, ancak yetkililerden, “Nurettin hiç gözaltına alınmadı” cevabını aldıkları söylendi.
Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi:
“10 kişi Nurettin’i siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık etti. ‘Şahidiz, işkencede öldürüldü’’ diye ifade verdi. Kayıtlara geçen tanık beyanlarına göre: Nurettin Yedigöl, Tayyar Sever yönetimindeki 1.Şube’de K Gurubu tarafından sorgulandı. İfade vermeyi reddettiği için Mete Altan’ın başında bulunduğu işkence timinin en ağır işkencelerine maruz kaldı. En son şubede sorgulanan diğer arkadaşları tarafından görüldüğünde kanlar içindeydi, konuşamıyordu, bilinci yerinde değildi. O günden sonra Nurettin’i gören olmadı.
Nurettin Yedigöl’ün gözaltında kaybedilmesi ve faillerin yargılanması ile ilgili yapılan başvurular sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç ayrı soruşturma yürütüldü. Ancak soruşturmalarda zaman aşımı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi.
Son olarak anne Zeycan Yedigöl, 15 Şubat 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. 10 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi, evrensel hukuka ve teamüllere aykırı bir biçimde başvuruyu diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelemeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. İç hukukta tüm yollar kapanınca dava AİHM’e taşındı.
Bugün bir kez daha altını çiziyoruz: Nurettin Yedigöl’ün gözaltında kaybedilmesi, 12 Eylül 1980 askeri darbesi döneminde insanlığa karşı suç oluşturacak biçimde, bir devlet politikası dâhilinde işlenmiştir. Bu nedenle evrensel hukuk normlarına göre zamanaşımına tabi tutulamaz. Anayasa Mahkemesi dahil, yargı makamlarının bu tutumu, devletin ulusal ve uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırıdır.
Gözaltında kaybedilişinin 39. Yılında Nurettin Yedigöl dosyasında etkili bir yargı faaliyeti yürütülmesi, Nurettin Yedigöl’ün akıbetinin açığa çıkartılması, onu kaybedenler üzerindeki cezasızlığa son verilmesi için adli ve siyasi makamları göreve çağırıyoruz.
Nurettin Yedigöl için, bütün kayıplarımız için hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz.
86 haftadır bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”