Yine de en azından görünürde ve kısa vadede iki yol var Türkiye’nin önünde: Amerika’nın, Özal’ın, Derviş’in, Babacan’ın temsil ettiği piyasa kapitalizmi. Ve bunun karşısında Çin’in, Bayraktar’ın, Erdoğan’ın temsil ediyor göründüğü devlet kapitalizmi. Bu iki yol arasında sıkışan Türkiye’nin, iki uç arasında (son tüketim tarihi belirsiz) bir salınıma girmesi de olası.
Her koşulda, tablo giderek kararacağı için, sokakta tepki kaçınılmaz. Mesele artık sokağa çıkılıp çıkılmayacağı değil, ne için çıkılacağı. Sokak (piyasa ve devlet kapitalizmlerine karşı) ne talep edebilir?