O nedenle seçim güvenliğini ciddi riske atacak OHAL’i normalleştirme anlayışına ve baskısına boyun eğmemek, demokratik bir seçim ortamında ısrarlı kararlı olmak zorunlu. Seçimlerin OHAL yetkileri altında geçmesi, partilerin hareket alanının kısıtlanması, insanların elinin kolunun bağlanması susturulması, söylenecek her sözün kriminalize edilmesi anlamına gelecektir.
Temel hak ve özgürlüklerin sürekli ihlal edildiği, her an edilmesinin mümkün olabileceği bir ortamda seçim güvenliğinden söz edilemez.
İktidarı demokratik yollarla devretme fikrinden çok uzak olduğunun işaretlerini her gün veren anlayışın OHAL yetkilerini keyfi uygulamayacağının ne garantisi olabilir. Dörder günlük sürelerle 12 güne kadar uzatılabilecek gözaltı sürelerinin, şehirlerin belli yerlerine belli kişilerin 15 gün boyunca giriş çıkışını yasaklama yetkilerinin seçim ortamında nasıl kullanılacağını tahmin etmek hiç zor değil. Temel hak ve özgürlükler üzerinde ciddi kısıtlama ve baskılar üretecek bu yetkilerin seçim dönemlerinde ne anlama geleceğinin çok iyi anlatılması gerekiyor.
OHAL normalleştirilemez.