Neredeyse bir ay oldu. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, öğretim üyeleri ve mezunları, yeni rektör Melih Bulu’yu kahir ekseriyetle istemiyor.
Gençler kapıları kırılarak gözaltına alınmalarına rağmen direnişten vazgeçmedi. İktidarın rahatsızlığı da aynı ölçüde büyüdü.
Direnişi güvenlik önlemleriyle bastırma sürecinde LGBTİ+ bayraklı bir sergi afişi, suç delili olarak gösterilirken, kamuoyuna gerekçe olarak ‘dini kutsallar’ açıklaması yapıldı.
Bu olayla bir defa daha tecrübe ettik: Öyle anlaşılıyor ki, laikliğin Anayasal güvence altında olup olmadığı sorusu, bu ülkedeki muhalefetin gündeminden neredeyse çıkmıştır.
Ama fiili durum bu olsa bile laiklik Anayasa’da vardır. Ve bu ülkede “tarikat yurtlarında çocuklar yanarken, Kabe formunda pasta yapılıp gülerek fotoğraf çektirilirken, Kuran kurslarında çocuklar istismar edilirken aynı ‘dini kutsallar’ adli takip konusu oldu mu?” sorusu meşrudur.