Genel başkanlık yarışına giren Muharrem İnce’nin, “dokunulmazlıklar”a dair sözleri, hem eleştiri hem de özeleştiri niteliği dolayısıyla önemliydi.
Üç yanı, tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu posterleriyle çevrili salonda Berberoğlu’nun tutukluluğunda CHP’nin de payının olduğunu dile getirdi İnce.
İnce’yi tanımlayan sıfatlardan birinin “ulusalcılık” olduğunu hatırlarsak bu sözün önemi artar.
Temel yanlışın HDP’yle yan yana görünmemek adına yapıldığını hatırlatıp “Kürtler doğru söylüyor olamaz mı” sorusu özellikle.
Muharrem İnce, “El âlem ne der diye siyaset yapılamayacağını” o dönem hayır oyu verdiğini ve bunu yaparken partisine “Önce HDP’lileri hapse atarlar, sonra sıra bize gelir” dediğini aktardı. İnce’yi dinlerken, 2016 yılının Mayıs ayına geri gittim.
Dokunulmazlıkların kaldırılması görüşmelerinde alenen ağır baskı uygulanan, gerilimin, fiziki şiddetin gözümüzün önünde defalarca yaşandığı, cam çerçevenin indiği TBMM Anayasa Komisyonu oturumlarını hatırladım.
Sonra neler olduğu hepimizin malumu.
Gerçekten de CHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasına “hayır” dediği bir Türkiye çok farklı olurdu.