Bu ay, peşpeşe açıklanan insan hakları eylem planı ve ekonomik reformlar paketinin hemen ardından 17 Mart 2021, can çekişen demokrasi tabutunun son çivilerinin çakıldığı bir paketin unutulmaz tarihi oldu.
AKP yöneticileri yakın zamana kadar parti kapatmaya karşı olduklarını kamuoyu önünde sıklıkla ifade ediyorlardı. Bu nedenle olsa gerek, iktidar partisi TBMM’nin üçüncü partisi konumundaki HDP’yi ne kadar kriminalize ederse etsin kapatma başvurusu yapmadı. Yine de bu davayı AKP’nin ya da kapatmayı yüksek sesle işaret eden MHP’nin kendisinin değil, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın resen açmış olması sonucu değiştirmiyor:
AKP; iktidarının 19., kendi hakkındaki kapatma davasının da 13. yılında bir siyasi partinin kapatılmasıyla anılan bir partidir artık. Ortalıkta dolaşan yeni seçim sistemi hesapları, siyasi mühendislik planlarına bakılırsa, AKP’nin parti kapatmakla anılmaya kahrolacak hali yok kuşkusuz. Kaldı ki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, Yargıtay Genel Kurulu’nun gönderdiği beş aday arasından dördüncü sıradaki isim olarak seçilmiş oluşu bir arka planı işaret etmekte.