CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘çok yüksek riskli’ il sayısının bir ayda 17’den 58’e yükselmesi nedeniyle hükümeti eleştirdi.
Meclis’teki grup toplantısına konuşan CHP lideri, devleti yönetenlerin toplu örnek olma sorumluluğu bulunduğunu, tutarlı davranması gerektiğini ifade etti.
“Pandemi var, sosyal mesafeyi koruyalım” sözünün koro halinde söylendiğini belirten CHP lideri, şöyle devam etti: “Peki Türkiye niye kıpkırmızı oldu? Lebaleb kongreleri doldurdu, bir de onunla övündü… Bunlar devleti yönetiyor. Şimdi yeniden kapanma başladı. Fatura kime? Esnafa. Saray’dakilere fatura mı çıkar? Esnaf kardeşim; sana sesleniyorum… Beni ve ailemi biliyorsun, Saray’dakileri de biliyorsun… Bütün ‘bu tabloyu vicdanına bırakıyorum.”
‘Memnun musunuz?’
Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlerin işsizliğin bir felaket olduğunu bilmek zorunda olduklarını belirterek Çaykur’daki 210 kişilik kadroya 23 bin kişinin başvurduğunu dile getirdi.
CHP lideri, şöyle devam etti: “AK Partili kardeşlerime seslenmek isterim; bu tablodan memnun musunuz? Memnun olmadığınızı biliyorum. Sizin içinizden bazılarının çocuklarının çok iyi yerlerde olduğunu da biliyorum. Bir değil, birden fazla yerden maaş aldıklarını da biliyorum. Ama bu ülkenin evlatları hepimizin evlatlarıdır. 10 milyon işsiz, 10 milyon hanede huzursuzluk var demektir. Saray’da oturanlar farkında mı? Benim içim yanıyor ama onların yanmıyor. Sözüm sözdür; iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden biri Borçlar Genel Müdürlüğü’nü kapatmaktır. Yeter artık ya, yeter artık.”
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Muhtarlara söz
* Bahçeli, açıklama yapıyor; “Kılıçdaroğlu her muhtarlığa bir özel kalem müdürü atanırsa işsizliğin sona ereceğini cahilce müjdelemiş…” Erdoğan da; “Bay Kemal kalkmış muhtarlara özel kalem müdürü atayacağız diyor, eğer gelirsen atarsın…” Geleceğim ve atayacağım. Devleti yönetenlerin en azından kendi ülkelerinin tarihini bilmelidir. Kiziroğlu’nun ne olduğunu bilirler mi acaba? Muhtar yardımcısı. Ee ben yardımcı vereceğim. Muhtarı aşağılıyor. Bütün muhtar kardeşlerime sesleniyorum, sizin haklarınızı savunacağım. Onlar duymadı, bir daha söyleyeyim, hem yardımcı vereceğim hem de size özel bütçe vereceğim
‘İstanbul Sözleşmesi geri gelecek…’
* Devleti yöneten kadroların kendi tarihini bilmek zorundadır. Bürokrasiye sağlıklı bir talimat veremez. Eğer Türkiye’de TBBMM başkanı Montrö Sözleşmesi’nin ne anlama geldiğini bilmiyorsa o koltukta oturmaz. Oturmamalıdır. Şimdi; “Efendim ben öyle söylemedim…” Bırakın onları. Bir gece yarısı, bir kararla TBMM iradesine ipotek kondu mu konmadı mı? Kondu. İstanbul Sözleşmesi ne oldu? “Ben feshettim” diyor. Meclis başkanından bir haber var mı? Cesaret edemiyor. Neden, koltuğunu ona borçlu.
* AK Parti milletvekilleri ve MHP milletvekilleri, tamamı Türkiye Cumhuriyet devletinde bir kişiye hizmet ediyorlar. 83 milyona değil. Bir kişiden talimat alıyorlar. Saray’ın vekilleri ile milletin vekilleri ayrıdır, biz milletin vekilleriyiz. O zorba gidecek, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek, hiç kimse endişe etmesin.
Borsa İstanbul eleştirisi
* Bu kadar açlık, yoksulluk, fakirlik varken kimse 50 bin avroluk çantayla gezemez. Asgari ücretli 2 bin 825 net para alıyor. Brütü 3 bin 577 lira. Her ay devlete 752 lira gelir vergisi ödüyor. “Zam yapın” dedik, 2 bin 825 lira yaptılar. Biz bütün belediyelerimizde 3 bin 100 yaptık. Bizim yaptığımızı devletin yönettiği kadro yapamadı. Bizim belediyelerimiz ödüyor, Gaziantep büyükşehir ödeyemiyor. En küçük belediyemizden, en büyük belediyemize kadar işçinin hakkını vermeye çalışıyoruz.
* Bir Borsa İstanbul var malum. Onların da bir yönetim kurulu var. Onlar da maaşlarına zam yapmışlar ama asgari ücret gibi değil. Yüzde 33. Neden? Çünkü enflasyon yüzde 33. Net 24 bin lira para alıyorlar. Her ay tıkır tıkır 24 bin lira para alacaklar. Asgari ücretli 752 lira vergi öderken, Borsa İstanbul’un yönetim kurulu üyeleri beş kuruş para ödemiyorlar.