Olup bitenlerde Batı’nın da dahli büyük. Türkiye’nin modernleşmeci güçlerinin altının oyulmasına katkı yapan onlar. Küresel neoliberal sisteme uyumun yüzü suyu hürmetine demokrasiyi; “dilediği durakta inilecek bir tramvay” diye niteleyen, “dinle uyutulacak” bir ahali eşliğinde “sandıkçılıktan” ibaret sayan, mütemadiyen kutuplaştırma üzerinden iktidar devşiren bir siyasal zihniyeti yıllarca desteklediler.
Sorun şimdi işlerine neyin geleceği. Bu coğrafyaya burunlarını sokuş biçimi üzerinden özeleştiri vereceklerini zannetmiyorum. Irak’ta, Suriye’de halleri ortada.
Eğer laik, demokratik, parlamenter Cumhuriyet rayına oturtulmaz, içeride ve dışarıda dengeler sağlanmazsa artık Türkiye’nin “Iraklaştırılması”, liderinin de “Saddamlaştırması” tehlikesi mevcuttur. Hiç yabana atılmamalı. Türkiye’yi “liberal müdahaleciliğin” nesnesi kılacak bir süreç hepimizin felaketi olur.
Bu yüzden bugün “Allah bizi affetsin” diyenler, en başta bu dileklerinin “ahirette” geçerli olabileceğini, dünyada konumları icabı “sorumluluk üstlenmeleri” gerektiğini idrak etmeli.