(…) bizde belki devlet başkanının ya da bakanların uyması gereken bir güvenlik yasası yok ancak bu onları izlendiğinin sağır sultanın bile duyduğu, güvenlik açığı bol mail hesaplarını devlet işlerinde kullanmanın sorumluluğundan kurtarmıyor.
Seçim zamanı Clinton’ın sızan e-maillerini “neler olmuş neler” hevesiyle anlatan gazeteciler nedense aynı dönemde Türkiye’de sızdırılan ve herkesin erişimine açılan Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın maillerine aynı ilgiyi göstermediler. Bazıları hariç, onlar erişime açılan e-mailler üzerinde titiz bir gazetecilik yürüttüler, yalnızca kamu kaynaklarının kullanımı ve kamu yararı çerçevesindeki bilgileri haber yaptılar. Enerji Bakanının Powertrans adlı bir petrol şirketiyle bağlantısını gösteren iddialar ortaya koydular. Bir başka deyişle herhangi bir ülkede herhangi bir gazetecinin yapması gerekeni, yani işlerini yaptılar. Oysa hiçbir yerde örneği görülmemiş şekilde, “gerektiğinde devlet sırrı niteliğinde de olabilecek bilgiler”i ifşa ettikleri gibi oksimoron bir gerekçeyle üçü (Tunca Öğreten, Mahir Kanaat ve Ömer Çelik) 263 gündür tutuklu.
Okuyucusu, meslektaşı sahip çıkmazsa gazetecilik nasıl yapılacak?
Okuyucu, sermayedar, meslek örgütleri sahip çıkmazsa gazetecilik yapmanın imkanı kalmaz, bunun ceremesini zaten hep birlikte çekmiyor muyuz?