1AKP iktidarının “Kobani politikası” çarpıcı bir “dış politika iflası” sonucunda “U-dönüşü” yapıldığı görüntüsünü veriyor.
Bunu yapmasaydı;
1. “Çözüm süreci”ni sürdürmesi mümkün olamayacak ve ülke “iç savaş”a gidercesine büyük kitlesel çatışmaların içine
sürüklenme tehdidiyle yüz yüze kalacaktı;
2. Bir “NATO müttefiki” olarak, ABD ve Batı’da yol açtığı “hayal kırıklığı” derinleşecek ve Türkiye’nin “uluslararası
alandaki tecrit hali”, öyle “değerli yalnızlık” safsatasıyla giderilemeyecek tehlikelere ortaya çıkartacaktı.
Peki, iktidar “U-dönüşü”nden saparsa ne olur?
David Gardner’ın FT yazısında cevabı var: “IŞİD’e karşı en işlevsel tamponlar, özyönetime sahip Irak Kürdistanı ile Suriye’de ortaya çıkmakta olan Kürt antitesi iken, Ankara’nın Kobani’ye (olumsuz) tavrı –ve Erdoğan’ın PKK ile irtibatlı Kobani’nin savunucularını IŞİD’le eşitlemesi- Türkiye’nin kendi Kürtleriyle ihtilafını yeniden ateşleme riski taşıyor.”
Madem, Abdullah Öcalan’ı muhatap alarak bir “çözüm süreci” zaten başlatılmış durumda ve yaşatılıyor; o halde
Türkiye için “ezber bozma vakti”.
Yani, IŞİD karşısında Kürdistan, Kürtler ve Batı ile beraberlik…
Belki de bir hayal. Ama, Türkiye’nin esenliği için şart.