Türkiye’deki mevcut haliyle ‘çözüm süreci’ çok ciddi yöntem zaaflarıyla malûldür ve bunlar giderilmeden barış hedefini gerçekleştirecek şekilde yol alabilmesi gerçekten çok güç olacaktır.
Hele iktidar sözcülerinin “Tek başına da kalsak çözüm süreci yürüyecektir” açıklamalarının ciddiye alınabilmesi mümkün değildir. ‘Tek tabanca’ çözüm süreci olmaz. Geniş bir konsansüse dayanmayan, tarafsız gözlemcileri, kolaylaştırıcıları, hatta arabulucuları –bunun ille de yabancı ülkeler olması ‘olmazsa olmaz’ şart değildir- bulunmayan bir ‘çözüm süreci’ de olmaz.
Şöyle de söylenebilir: Nasıl ‘Türk usûlü başkanlık sistemi olmazsa, Türk usûlü çözüm süreci de olmaz’. Oldurmaya kalksanız da, sonuç vermez.
Tayyip Erdoğan’ın ‘Kuzey İrlanda çözümü’nün ne ve nasıl olduğunu iyi bilmediği belli oluyor. İktidar çevresinin de bu ‘derse’ iyi çalışmadığı da ortada.
Seçimlere kadar ‘şiddet’in önüne geçelim; ‘provokasyonlar’a engel olabilelim, barış umutlarını canlı tutalım; yeter.
7 Haziran’dan sonra ‘çözüm süreci’ni ‘buzluk’tan çıkarabiliriz…