İktidarın “Kürt dosyası”nı elinde bulundurduğu izlenimini veren Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, bütün bu çıkışlara, “Onun bunun söylediklerine kulak asmayın. Bizi izleyin. Hükümetin ne yaptığına bakın. Meşru siyaset kurumunun dediklerine itibar edin” mealinde bir tepki verdi.
“Süreç”in ne şekilde ve ne yönde ilerleyeceği konusunda ne “yasa dışı PKK”ye ne de AKP çevrelerinde açık açık “Kandil’in uzantısı” gibi takdim edilen Selahattin Demirtaş’a “kulak asmayacak” isek, “süreç” tümüyle AKP’nin keyfine ve ölçülerine göre yol alacak (veya alamayacak) demektir.
Ama, daha önce de belirttiğimiz gibi, eğer “iş perde arkasında zaten bağlanmış” ise, bütün bunlar spekülasyondan hatta boş lâftan öteye gidemez. Öyle olup olmadığını, nasılsa, yakında öğreniriz.
“Süreç”in ikinci yıldönümünde geldiğimiz nokta, aslında, “sorun çözümü”e yaklaşmış olmaktan ziyade, ortada olan “algı yönetimi”dir. Bu sayede, ortada bir “süreç”ten ziyade “süreç yönetimi” vardır.