Türkiye’nin Ortadoğu’da kendisini içine soktuğu ‘yalnız kurt’ halinin, ‘yapısal nedenleri’ üzerinde durmak gerekir. Bu durumu, bölgede ‘siyasi İslam’ın yükselişi’nin sonuçlarıyla da ilgilidir.
Siyasi İslam’ın yükselişi, hem Şii (İran, Irak, Lübnan ve bir ölçüde Yemen) ve hem özellikle ‘Arap Baharı’ sonrası Sünni dünyada (Mısır, Tunus, Libya ve Suriye) gerçekleşti.
Mısır’da Müslüman Kardeşler, Tunus’ta Müslüman Kardeşler’in Tunus versiyonu an-Nahda, Libya’da keza ve Suriye’de muhalefetin IŞİD ve an-Nusra dışındaki kesiminde Müslüman Kardeşler-Selefi hattı öne çıktı.
Bunların tümü çeşitli yollardan iktidardan uzaklaştı. Suriye ve Irak’ta ‘yeni Sünni siyasi olgu’ kendisini ‘IŞİD’ olarak yansıttı.
Iraklı iki Kürt profesör (Kemal Odişo ve Muslih Mustafa) “Bu iki kutuplu siyasi İslam iç çatışmayı kızıştırıyor. Mezhepçilik, fanatiklik ve dinci otokrasi İD’nin vahşetinde biraraya geldi” şeklinde doğru bir tespitte bulunuyor.
Türkiye, bu işi neresinde?
AKP iktidarı, ‘Müslüman Kardeşler yandaşlığı’nı seçerek, kaybeden ve ‘bölgenin yalnız oyuncusu’ olarak kalan tarafında.
Müslüman Kardeşler her yerde iktidardan uzaklaştı ama yandaşları Türkiye’de iktidara daha kuvvetle sarıldılar. Türkiye’deki ‘Müslüman Kardeşler’ doğrultulu Sünni-mezhepçi iktidar görüntüsünün sonucu, ‘Ortadoğu’da yalnızlık’, ‘Batı ile bağların gevşemesi’ demek.
Erdoğan’ın ‘Yeni Türkiye’si ile ‘Ortadoğu’nun yalnız Sünni’si’ eş anlamlı
Cengiz Çandar’ın yazısı