Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu, hayvanların yaşadığı şiddete son verilmesini istedi ve herkesi vegan olarak yaşamaya çağırdı.
dagmedya.net’te yer alan habere göre topluluk üyeleri bugün 1 Kasım Dünya Vegan Günü nedeniyle İstanbul’un Kadıköy ilçesindeki Beşiktaş-Adalar iskelesinin önünde bir araya geldi.
Yüzlerine maske takan hayvan hakları aktivistleri, bir saat boyunca ellerindeki ekranlardan mezbahadaki hayvanların görüntülerini izletti.
Basın açıklamasını okuyan gazeteci-yazar Zülal Kalkandelen, çiftlik hayvanlarının da kedi-köpekten farkları olmadığını söyledi.
Kalkandelen, hayvanların ‘duygusal olarak terörize edildiğini’ savunarak yavrularıyla kalmalarına izin verilediğini ifade etti.
‘Tavuklar kanat açamadan ölüyor’
Yazar, hayvanların gördüğü kötü muameleleri şöyle sıraladı:
“* İnekler, süt vermesi için düzenli olarak insan eliyle bedenlerine yerleştirilen boğa spermleriyle gebe bırakılıyor. Bir insan gibi dokuz ay gebelik yaşayan inekler, doğurdukları anda yavrularından zorla ayrılıyor. Sütüne el konulan anne inek, büyük bir acıyla günlerce yavrusu için çığlık atarken; buzağı, bir eşya gibi tek başına ayrı bir yere konuyor. Sürekli bir ölüm makinesi işlevi gören bu döngü, anne inek artık doğuramaz hale gelinceye kadar sürüyor ve sonunda anne de buzağı da eti için kesiliyor.
* Onbinlerce tavuk, penceresi bile olmayan, ufacık kafeslerde üst üste yığılmış bir halde tutuluyor, hayatları boyunca kanatlarını bir kez bile açamadan öldürülüyor. Yumurta sektöründe erkek civcivlerin bir üretim değeri olmadığından, bir-iki günlük yavrular canlı canlı öğütme makinelerinde ezilerek ya da büyük torbalarda boğularak katlediliyor.
‘Kraliçe arıların kanatları sökülüyor’
* İnsan tüketimi için öldürülen balıkların sayısı tam olarak bilinememekle birlikte, kara hayvanlarından daha fazla. Diğer hayvanlar gibi merkezi sinir sistemine sahip olan balıklar da acıyı hissediyor; avlanma sırasında boğularak ya da zıpkınla bedenleri delinerek büyük bir acı içinde can veriyor.
* Arıcılık sektöründe uçup gitmesin diye kanatları sökülen kraliçe arı, artık fazla bal üretemeyen arı grubunun öldürülüp yeni arı gruplarının oluşturulması da hep aynı sömürünün sonucu.”
‘Vegan yaşamı deneyin’
Hayvanların da yaşama hakkında sahip olduğunu dile getiren Kalkandelen, şunları kaydetti: “Hayvanların içinde bulunduğu koşulların sadece iyileştirerek sömürünün devamını sağlayan refahçı yaklaşımları reddediyoruz. Hayvanların insanlara hizmet edecek birer mal gibi görülmesine, bedenleri üzerinden kazanç sağlanmasına karşıyız. Bizler, hayvanların bu gezegende insanlar için değil, insanlar ile birlikte var olduğunu savunuyoruz ve hayvanlara uygulanan sömürüyü, soykırımı desteklemeyin diyoruz. Veganlık, sadece bitkisel temelli beslenme ile sınırlı değildir; veganlar insan gibi duyarlı ve bilinçli canlılar olan hayvanlara uygulanan meta statüsünü reddeder ve bu nedenle tüm hayvan sömürülerine karşıdır. Hayvanların yaşadığı şiddete son vermek insanların elindedir. Bu şiddetin bir parçası olmayın; insan, hayvan ve doğa için en iyi yolu, vegan yaşamı deneyin.”
‘Gerçeklik Küpü’ adı verilen eylem, 5 Kasım 2001’de kaybeden hayvan özgürlüğü aktivisti Barry Horne’a adandı.
Beslenme üzerine hazırladığı kitapları ve adıyla anılan diyeti ile tanınan iç hastalıkları ve kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, geçen günlerde “Veganlık hastalıktır” demiş, bu açıklama tepki çekmişti.