Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Türkiye’ye baktığımızda, son 20 yıllık dönemde yönetişim kriterlerinde önemli ölçüde ivme kaybettiğimizi görüyoruz. Dünya Bankasının yayınladığı altı kriterin altısında da küresel sıralamamız 2003 yılının gerisine düştü. 2023 yılında ise tek bir kriter hariç (söz hakkı ve hesap verebilirlik) diğer tüm kriterlerde Suudi Arabistan’ın gerisinde kaldık. Türkiye’nin yönetişim endekslerinde gerilemesi, ekonomi politikalarının teknik etkinliğinden bağımsız olarak, yapısal kırılganlıklara da duyarlılığını artırıyor. Zira son günlerde finansal piyasalarda gördüğümüz dalgalanmanın ardında da bu esas oluşturuyor.
Özetle, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma yolculuğunda para politikası kadar önem taşıyan bir başka konu yapısal politikalardır. Yapısal alanda ise hukuk sisteminin işlerliği, liyakat bazlı yönetim, hesap verebilirlik, şeffaflık öne çıkmaktadır. Nobel ekonomi ödüllü ünlü ekonomistler Daron Acemoğlu ve James A. Robinson’un “Why Nations Fail” (Ulusların Düşüşü) adlı eserinde öne sürdükleri üzere, kalkınmanın kaderi, kurumların niteliğiyle yazılır.