ELMAS TOPCU
Almanya, uzun yıllardır stratejik önemi olan bazı ülkelerle yakın ilişkiler yürütüyor ve bu ülkelerle düzenli aralıklarla görüşüp işbirliği ve diyalog geliştiriyor.
Bunlardan en eski olanı 1963 yılından beri Fransa ile yürütülen. Onu, İtalya, İspanya, Polonya, Rusya, İsrail, Hindistan, Hollanda, Brezilya ve bugün ilk kez yapılan Türkiye-Almanya ‘hükümetlerarası istişare toplantısı’ ile Türkiye izliyor.
Bu istişare toplantılarının aralıkları ve katılan bakanlıklar, ülkeye ve döneme göre değişiyor. Almanya ile bugün ilki düzenlenen konsültasyon toplantılarına iki ülke başbakanlarının yanısıra savunma, içişleri, ekonomi ve kalkınma bakanları katıldı. Ayrıca Türkiye’den Başbakan Yardımcıları Mehmet Şimşek ve Yalçın Akdoğan’la AB Bakanı Volkan Bozkır da toplantıda yerini aldı.

Fotoğraflar: Reuters
Bugün düzenlenen ilk buluşmanın tohumları bir yıl önce atıldıysa ve temelinde ikili ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi yatsa da Berlin’deki ilk toplantıya mülteciler, Suriye ve terörle mücadele konuları damgasını vurdu.
İki ülkenin ortak açıklamasında, “Sultanahmet, Ankara ve Suruç’ta düzenlenen saldırılar, terörle mücadelede her alanda ortak çalışmanın zaruriyetini tekrar göstermiştir. Buna IŞİD, PKK, DHKP-C ve diğer örgütler dahildir” denildi.
Mülteciler konusunda da başbakanlar Angela Merkel ve Ahmet Davutoğlu, sorunun asıl kaynağının Suriye, Irak ve bölgedeki kriz ve IŞİD olduğunu vurgulayarak, siyasi çözüm sağlanması ve insani yardım için uluslararası topluma çağrıda bulundu. Türkiye ile 29 Kasım’da varılan anlaşmaya da dikkat çeken liderler, bu anlaşmada yer alan maddelerin hayata geçirilmesi konusundaki kararlıklarını vurguladı.
Almanya ne istedi ve Türkiye isteneni yerine getirebilecek mi?
Türkiye ile hükümetler arası ilk istişare toplantısının yapıldığı şu dönem Merkel için çok önemli, zira özellikle kendi partisi ve kardeş parti CSU’dan gelen, mülteci sorununu kontrol altına alamadığı yönündeki sert eleştiriler nedeniyle yoğun baskı altında.
Merkel, Avusturya gibi mülteci alımına üst sınır koyma veya sınırları kapatma benzeri, ulusal bazda atılacak adımlara da sıcak bakmıyor. Schengen’in ve AB’nin getirdiği serbest dolaşım ve ticaret anlaşmalarının geçerli olabilmesi için çözümün Avrupa çapında sağlanmasında ısrarcı. Ancak bu nedenle hem kendi partisinden, milletvekillerinden ve seçmeninden hem de parti içi çatışmaların sonlanmaması nedeniyle koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti’den (SPD) yoğun eleştiriler alıyor.
Kimi uzmanlar, yıllardır ne kendi partisinden ne de muhalefetten karşısına tehdit oluşturacak bir rakibin çıktığı Merkel’in sağlam koltuğunun sarsıldığı görüşünde. İç siyasi çatışmalar nedeniyle de Merkel’in üzerinde baskı yoğun ve bu nedenle Türkiye ile yapılacak mülteciler konusundaki işbirliği büyük önem taşıyor.
Ancak Türkiye ile işbirliğine şüpheli yaklaşan İtalya ve Yunanistan’a rağmen Avrupa çapında Ankara ile varılan anlaşma hayata geçirilebilecek mi, mülteci gelişini durdurması için vaadedilen 3 milyar avro maddi yardım toplanabilecek mi, bu konularda henüz bir çözüm sağlanmış değil.
Merkel, Türkiye’deki insan hakları ihlallerine sessiz mi kaldı?
Mülteci sorunu nedeniyle hem ülkesinde hem de Avrupa’da yalnız bırakılan ve Türkiye’ye ihtiyacı olan Merkel’in Türkiye’yi basın özgürlüğü ve Kürt illerindeki insan hakları ihlalleri konusunda açık şekilde uyarması beklenmiyordu. Öyle de oldu, ancak ortak bildiride vurgulanan ‘yasal düzenlemeler çerçevesinde terörle mücadele’ ibaresi Merkel’in tamamen sessiz kalmadığına da işaret ediyor.
Öncesinde de, aralarında Fatih Akın gibi ünlü sanatçıların ve Navid Kermani gibi entelektüellerin de bulunduğu ve şimdiye kadar 15 binden fazla kişinin imzaladığı, “Türkiye’de olanlara sessiz kalmayın Sayın Başbakan Merkel” diye açık bir mektup yayınlanmıştı.
Gazeteler, Türkiye’nin sorunu çözeceğine inanmıyor
Merkel’in Türkiye’deki basın özgürlüğü ve insan hakları ihlallerini öne çıkarmaması ve mülteci gelişini durdurması halinde Ankara’ya daha fazla yardıma ve tavize hazır olması gazetelerin manşet ve yorum sütunlarında da öne çıkıyor. Genel kanı, Almanya’nın mülteciler konusunda Ankara ile işbirliğinin kaçınılmaz olduğu yönünde, ancak Türkiye’nin sorunun üstesinden geleceğine duyulan güven ise az.
Türkiye mülteci akınını kontrol altına alabilecek mi?
Avusturya gazetesi Der Standard’a göre, mülteci meselesinde çözüm için Türkiye ile harcanan çabalar sonuç vermeyecek. Gazetedeki yorumda “Erdoğan ve bazı hükümet üyeleri, Avrupa’nın mülteci krizini sahiplenmeye niyetli değil. İç politikada ‘Avrupa’yı ikiyüzlü, ahlaksız, mültecilerin Ege’de boğulmasına duyarsız’ şeklinde yansıtmak işlerine geliyor. Siyasi olarak da, mültecilerin Avrupa’ya gelmeleri, geri kabul anlaşmasını uygulamaktan daha karlı Türk hükümeti için” deniyor.
Magdeburg’da yayımlanan Volksstimme gazetesindeki yorumda ise, “Türkiye mülteci akınını durdurmak için kıyılarına çıt mi çekecek?” sorusu soruluyor. Devamı ise şöyle; “Türkiye, Suriyelilere yurtdışı yasağı mı koyacak? Kıyılarına çit mi çekecek? İstanbul’da diğer mültecilerin peşine takılan Kuzey Afrikalıları nasıl durduracak? Avrupa, Ankara’ya daha fazla para ve siyasi güven vermeye hazır, ancak Türkiye sorunun üstesinden gelemeyeceğe benziyor.“
Neue Osnabrucker Zeitung’daki yorumda ise “Türk hükümeti, Suriyeli mültecilerin transit ülkesi olarak durumu kendi lehine nasıl kullanacağını çözdü. Özellikle de Almanya ile işbirliği konusunda. Merkel’in mülteci meselesi nedeniyle baskı altında olduğunu bilen Davutoğlu, fiyatı yukarıya tırmandırmaktan çekinmedi. Zaten mülteci meselesindeki durumu bildiği için uluslararası eleştiri gelmesinden de çekinmiyor. Türk hükümeti, hiçbir şey yokmuş gibi kendi ülkesinde Kürtlere karşı savaş yürütüyor, muhalifleri cezaevine tıkıyor, buna paralel olarak da Erdoğan her geçen gün daha da otoriterleşiyor” ifadeleri kullanıldı.