Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Saray, demokrasi musluğunu uygun gördüğüne açacağının sinyalini veriyor. Erdoğan çarşamba günü partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, ‘kayyum uygulamalarının yeniden istisna haline geleceğini’ söyledi. Bu mesaj, 2016 yılından bu yana sistematik hale getirilen kayyum politikasının, Kürt hareketiyle yürütülen sürecin etkisiyle rafa kaldırılma vaktinin geldiğinin emaresi. Böylece, Kürt hareketinin muhalif siyasi blokun bir parçası olması nedeniyle halkın oylarıyla seçilmiş onlarca belediye başkanının görevden alındığı itiraf edilmiş olunuyor.
Dikkat edilirse Erdoğan kayyumların yeniden istisna haline geleceğini söylüyor ama “Tutuklama istisna haline gelecek” demiyor. Evlere düzenlenen şafak baskınlarından, yurttaşların ve seçilmiş siyasetçilerin haksız-hukuksuz yere hapse atılmasından söz etmiyor. Çünkü o kadar demokrasi fazla ve gereksiz. Kendisine bir getirisi de yok. İktidarın temel stratejisi, farklı şekilde muamele ettiği aktörler arasında bir ‘çıkar çatışması’ algısı yaratarak muhalefeti ayrıştırmak ve buradan süzülüp şekillenecek siyasal haritada en büyük parçaya sahip olmak. Zira Erdoğan’ın yeniden başkan seçilmesi buna bağlı. Muhalefet unsurları, demokrasiyi kazanmaya dönük bütünlüklü bakışını kaybeder ve kendi örgütsel kazanımlarına odaklanırsa, Saray’ın söz konusu stratejiyi hayata geçirmesi için şartlar olgunlaşacak.
Unutulmaması gereken, bahşedilmiş bir özgürlüğün gerçek bir özgürlük olmadığıdır. Bugün çıkar birliği dolayısıyla bir pazarlığın sonucu olarak sunulan haklar, yarın işler terse döndüğünde buharlaşacaktır. En vahimi, herkesin kendi anlık kazancına yoğunlaştığı ve iktidara hareket alanı sağladığı atmosferde, ülke ‘bugün’ ile ‘yarın’ arasındaki o kısa sürede daha da koyu bir karanlığa hapsolacaktır.