Özgür Özel’in dünkü adaylık konuşması, son yıllarda üst düzey bir CHP’linin yaptığı en siyasi konuşmaydı. Eksik ve olumsuz taraflarından söz etmeden önce işin bu tarafının altını çizmek lazım.
CHP, uzunca bir süredir ‘kimliklerin bir arada durması’ prensibine dayanan bir ‘siyasetsizlik siyaseti’ni benimsiyor. Bir tutam İslamcılık, yarım su bardağı milliyetçilik, bir çay kaşığı ılımlı muhafazakârlık, kabuğu soyulmuş laiklik, çeyrek ölçü sosyal demokratlık tarifiyle yürütülen politika, masaya “lezzetli” bir ürün sunamadı. Ülkenin yaşadığı sorunların çözümüne net bir politik doktrin olmadan, “biz kafa kafaya verip hallederiz” mesajının ötesine geçmeden, devlet yönetiminde birtakım kimlikleri yan yana getirerek AKP’yi yenebileceğini düşünen bu anlayışın artık eskisi kadar alıcısı olmayacak gibi görünüyor.
Özel’in açıkladığı Tutum Belgesi’nde CHP’ye ve genel olarak muhalefete yönelik politik eleştiriler dikkat çekiciydi. Aslında eleştirilerin adresinin doğrudan Kılıçdaroğlu olduğunu söylemekte beis yok. CHP liderinin tüm sınıflara aynı dozda seslenen yaklaşımının aksine, “Emekçi sınıfın yanında ödünsüz pozisyon alıyoruz” dedi Özel. “Sağ ve sol kavramının 18’inci yüzyıla ait olduğunu ve 21’inci yüzyılın sorunlarını çözemeyeceğini iddia eden yaklaşımı kesin bir dille reddettiklerini” vurguladı; emekçilerin, güvencesizlerin, yoksulların, dezavantajlı grupların artan ve ağırlaşan sorunlarına sol ve sosyal demokrat politikalarla çözüm üretilebileceğini söyledi. Bu sözler, düzen muhalefetinin bir koro gibi bıkmadan tekrarladığı “iktisat biliminin rasyonel kuralları” görüşünü aşan derinliğe sahip.