Çağdaşlaşamayan, tersine daha da otoriterleşen modellerin sonu ne olduysa, aynen öyle olacak: Birdenbire çöküş.
Yurt dışından örneklere hiç girmeyelim. Demokrasi döneminde çağdaşlaşamamak yüzünden çöken Sovyet modeli’ni
hatırlatıp geçelim. Yurt içinde kendinden önce iki model var: Osmanlı modeli ve Kemalist model.
Erdoğan Rejimi, özellikle 2011’den itibaren gün be gün otoriterleşti. Bu otoriterliği de, diğer iki modelde ancak eser miktarda
görülen yolsuzlukları büyük bir pişkinlikle örtbas etmek için kullanıyor.
Çatının üstüne ağırlık bindikçe biniyor: Korkunç bir gözükaralık ve frensizlikle götürülen korkunç bir açgözlülük ve baskı. Hiçbir toplum buna fazla dayanamaz. Çökecek. Bir ekonomik krize bakar.
Erdoğan Rejimi çökecek, çünkü sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da umutlarını perişan etti. Türkiye’ninkileri etti, çünkü 1930’ların milliyetçi aşırılıklarını ihtiva etmeyen muhafazakar demokrat bir parti, rejimi oda sıcaklığına suhuletle getirip büyük hizmet görebilirdi.
Dünyanınkileri etti, çünkü AKP İslam ile demokrasinin evlenmesini sağlayıp Ortadoğu başta olmak üzere tüm gezegene barış örneği olabilirdi.
Türkiye’nin umudunu önce 27 Mayıs’taki Kemalist askerî darbe yok etmişti, şimdi AKP ediyor. Dünyanın umudunu ise AKP’nin lideri Recep Tayyip Erdoğan. Yatacak yeri yoktur.