Ali DAĞLAR
Astsubay Ertan Karagözlü, Taraf gazetesinin ‘Fatih Camii bombalanacaktı’ manşetiyle başlayan ‘Balyoz’ soruşturmasının en sansasyonel, en kritik isimlerinden biriydi. Çok tartışılan ‘Çarşaf Planı’na göre cami bombalama timinde ‘Tahrip B’ kod adıyla, bombayı patlatmakla görevli olduğu iddia edildi. Ne var ki pek çok subay mahkum edilirken o daha ilk duruşmada beraat etti.
Yıllar sonra Diken’e konuşan Karagözlü, “Kendimi kahraman bilirdim, ‘terörist’ dediler. Gazeteler ‘Çarşaf Planı’ diye çarşaf çarşaf yazdı, günlerce linç edildim. Fatih Camii’ne 15 yıl önce, bir kez şehit cenazesi götürmek için gittim, hala yerini bilmem. Böyle bir emri verecek de, yerine getirecek de biri yok TSK’da” dedi.
“365 subay tutuklandı, yargılandı; biri bir şey bilse; bir kişi söylemiyor, manidar değil mi?” diyen iki çocuk babası Karagözlü’yle emeklik sonrası açtığı hobi dükkanında konuştuk.
‘Mesleğimizi, idealimiz ve sevgiyle yaptık’
“Kırklareli, Pınarhisar, Kaynarca beldesindenim. Babam altı yaşındayken Makedonya’dan göçmüş. Talihsiz büyüdük, ben 1,5 yaşındayken annemizi kaybettik. Babam terzilik, sütçülük yaparak, gece gündüz demeden, 40 yıl dul kalarak büyüttü bizi, topluma kazandırdı. Önce büyük abim astsubay okuluna gitti, sonra ben.
Başarılı öğrenciydik. Beldemizde birçok kişi girdi sınava ama biz kazandık. Yatılı okuduk, kimseye muhtaç olmadık. Büyük umutlarla mezun olduk. Halkımız unuttu bunu; Şırnak’ta çalıştım 3,5 yıl. 19 yaşında bir çocuktum daha. Komando taburlarında görev yaptım. Bugün emeklerinin heba olduğunu görebiliyorsun ama o gün öyle değildi. Vatandaş saygı duyuyordu, fedakarlık yaptığımızı düşünüyordu. Öyle inanmıştık.”
Çalışırken bitirmiş üniversiteyi. 2009’da, 40 yaşındayken emekli olup hobi dükkanı açmış.
“Bu mesleği sadece ekmek parası için değil, idealimizi, sevgimizi koyarak yaptık” derken hüzün çöküyor yüzüne.
Kabus dolu günler
‘Çarşaf Planı’nda isminin geçtiğini de gazeteci bir arkadaşı arayıp söylemiş Karagözlü’ye. Başlıyor kabus dolu o günleri anlatmaya:
“İnternete girdim, insan ürperiyor. ‘İşte Fatih Camii’ne saldıracak ekip’ diyor, adım, soyadım, sicil numaram yazıyor. ‘Fatih Camii bombalanacaktı’ manşetinin ardından yayınlar başladı. Adını yazmışlar oraya, ‘Tahrip B. Ertan Karagözlü’ diye. Ayrıntılar dehşet verici; işte cami bombalamak, liberal gazeteciler hedefmiş filan.
Eşim ve ailemle paylaştım. Dediler ki bir şey olmaz. ‘Anlatılanlara bakılırsa…’ dedim, ‘… mutlaka geleceklerdir.’ Belki vehim ama eşime ve çocuklarıma zarar verilebileceği endişesine kapıldım. Yavaş yavaş tutuklamalar başladı. 2010 yılı şubat ayıydı. Sabahın 7’sinde sivil polisler kapıma geldi. İki aydır bekliyordum, her gün endişe. Evimde arama yapmadılar. İstanbul TEM’e götürdüler. Tarkan uyuşturucudan gelmişti o gün. Dört gün bekledik nezarette, sekiz saat ifademi aldılar. Polis de bir şey bilmiyor. Savcıya çıkmayı bekliyorum, kendimden o kadar eminim ki, kabus sona erecek diye.
‘PKK’lılar toplanmış deseler bırakmam bombayı’
Ve savcının karşısına çıkarılır astsubay…
“Takım giyip gelmiştim, dört gün nezarette kalınca tıraş olamadık. Dedim ki, ‘Savcı bey, tıraş olarak huzurunuza gelemedim, özür dilerim.’ Karşıdan suçlu gibi göründüğümü biliyorum. ‘Adım Ertan Karagözlü, kendimden eminim. Karagözlü soyadını taşıyan sülalemden eminim. Yaşadığım kasabadan, coğrafyadan eminim. İsnat edilen suçu kabullenmem mümkün değil.’ Var mı Trakyalı olup da bugüne kadar böyle bir suç işlemiş olan. ‘Bir ekip kurulmuş, Fatih Camii’ne gideceksin, bomba bırakacaksın…’ Yıllarca terörle mücadele ettim. Camiyi bırakın, PKK’lılar bir yerde toplanmış, oraya koyacaksın deseler bombayı bırakmam.”
‘Vatanımı severim ama en çok çocuklarımı severim’
Şöyle devam etmiş Karagözlü: “Vatanımı severim ama en çok çocuklarımı severim, karımı severim. Ne çıkarım olabilir gidip de camiye bomba koyayım, gazeteci kaçırayım? Beni darbe sonrası belediye başkanı mı yapacaklar, yaşım geçti subay olamam. Kanunsuz emre uymayacak kadar bilgiliyim, yanlış kişiyi çağırdınız.”
Buna rağmen tutuklanması için mahkemeye sevk edilir ama mahkeme serbest bırakır: “Oh dedik, sonra geldim dükkanımdayım.”
‘Hakim bey, suçsuz birini cezaevine gönderiyorsunuz’
Ne var ki dokuz gün sonra tekrar gelir ‘o uzun saçlı polis.’
“Bu sefer dükkandan aldılar beni. ‘Yeterin artık be’ dedim bu sefer, isyan ettim, çok kızdım, çok üzüldüm. Aynı gün İstanbul’da hakim karşısına çıktık. Beni tutukladı. Sadece, ‘Hakim bey, siz bugün hiç alakası olmayan suçsuz birini cezaevine gönderiyorsunuz’ dedim. Dedi ki ‘Ertan bey, hukuk yolu kapanmış değil, ben tefhim ediyorum, siz itirazını yaparsınız.’“
Metris’e götürülür Karagözlü: “Tek oda, içinde yatak, tuvalet. Sağımda, solumda İBDA-C’den yatanlar. İçeri girdim, cam açıktı, birisi ’11 numara, neden geldin’ diye seslendi. Orada koptum, ‘Trafik kazasından’ dedim. ‘Yeme bizi’ diye bağırıyor, kapattım pencereyi, bir daha konuşmadım. Sekiz gün tek başına orada oturdum, belim ağrıdı, hasta oldum, psikolojim bozuldu. Yemekler kötü.”
‘Kendimi kahraman sanırdım, terörist dediler’
Ve Silivri’ye sevk: “Acı geliyor insana. Harekat Koruma Eğitim Şube müdürüydüm. Ben kendimi kahraman bilirdim, ‘terörist’ dediler. Avukatımın itirazıyla bir gece yatıp çıktım. Normal hayata hiçbir zaman dönemezsiniz. Mahkeme karar verdiği halde hala acaba diyorsunuz. Duruşmalara sık gitmedim. Kendi savunmamı yaptım. Bir duruşma esnasında oturuyor Sedat Ergin. Kendimi tanıttım. ‘Sanat evin var değil mi senin, emekli astsubaysın’ dedi. Takip ediyorum onu, teşekkür ettim yazılarından dolayı.”
Tarihimizde yok gitsin cami bombalasın!
Devam ediyor Karagözlü: “Toplu tutuklama oldu bir ara, mahkeme kapıları kapandı. 103 kişi. Üçte bir dışarıda. Diyorsun ki neredeyim ben, üçte birde mi, üçte ikide mi?
Cezaevi şartları belli. Benim bebeğim var, harcımız, borcumuz var. Tedirgin olmamak mümkün mü? İşte yazmışlar, ‘Tim komutanına bir şey olursa emir komutayı şu isim alacak.’ Tim komutanına bir şey olursa yerini alması gereken kişi benim, en kıdemliyim. Savcı sana güvenmemişlerdir dedi. E dedim ‘Camiye bomba koydururken güveniyorlar da buna nasıl güvenmiyorlar? Böyle bir emri yerine getirecek de verecek de biri yok, tarihimizde yok, gitsin de cami bombalasın.‘”
‘Fatih Camii’nin yerini bilmem’
Karagözlü, bombalayacağı öne sürülen Fatih Camii’nin yerini bile bilmlediğini söylüyor: “Bizi gazeteler çarşaf çarşaf yazdı, başta Taraf ve Zaman. Fatih Camii’ne bir kere şehit cenazesi için gittim, yerini bilmem, hala bilmem. 1998’de bizim birliktendi, Silvan’da erdi şehit. Götürüp ailesine teslim ettim.
‘Darbe planı’nın konuşulduğu söylenen seminderden de haberi bile olmamış: “Seminerden haberimiz yok. Astsubayın seminerde ne işi var? Bir tek foto film astsubayı fotoğraf çekmeye gider. Bunca zahmeti çektin, bir şey bilsen söyler miydin, söylerdim. Fakat 365 kişi var orada, bir kişi söylemiyor, manidar değil mi? Davayı iyi inceledim, bir şey göremedim.”
‘Komutanıma sordum, yemin etti ‘Bilmiyorum’ diye’
Alay komutanımdı Bulut Ömer Mimiroğlu. Ona gidip, ‘Komutanım benim burada ne işim var’ dedim. ‘Sana yemin ediyorum, senin de benim de burada ne işim var bilmiyorum’ dedi.
Mehmet Ulutaş adlı bir arkadaşım var. Aradım, avukatı açtı, ‘Tutukladılar’ dedi. Astsubaylıktan subaylığa geçmişti. 16 yıl yedi ya! ‘İyi ki subay olmamışım’ dedim.
Çok kahraman kişiler vardı orada. Yazık, kurmay kolay olmaz, general kolay olmaz. Beraat kararı aldım ama yemin ediyorum beraat kararıma sevinemedim. Nasıl sevineceksin?”