Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Sıfır noktasındasın hayatta, sıfırdan da geride hatta. Hiç olmasalar tamam ama senin tüm yaşanmışların, rutinin, alışkanlıkların, kazanımların gitti. Biliyorsun ki artık devlet de seni yurttaş yerine koymayacak. Sen diğer milyonlar gibi hayatının en büyük travmasını yaşarken, yasını tutup yasını aşamaman için başına her şey getirilecek. Hangi hakkını nereden savunacağını, hangi haksızlığın hesabını nasıl soracağını şaşıracaksın.
İşin acısı, 6 ay sonra, sen bir deri bir kemik, kara kışa çadırda sobasız girerken artık senden üç yüz beş yüz kilometre uzaktaki insanların bambaşka gündemler konuştuğunu bileceksin. Öyle olmadı mı 6 Şubat sonrasında? Daha cenazesi bulunmayan insanlar varken biz seçime gitmiştik ya? Hayatta kalmak istiyor herkes, on altı milyon can havliyle indi sokağa. Hayatta kalmaktan kasıt da bu anlattıklarım oysa. Binleri geçmiş on binlere varmıştır kamu zararı, halk sağlığı, insanlık onuru suçları, adaletsizlik dosyaları. Deprem oldu biz deprem konuşuyoruz. Deprem olduğunda artık konuşamaz olacağımızı bile bile. Kanal İstanbul konuşuluyordu daha bir hafta önce. Keşke yalnız o proje yüzünden gönderseydik bu iktidarı…
Böyle yaşanmaz, dikkat dağınık, oradan oraya başı kesik tavuk gibi koşarak. Dağılmayalım, hayatlarımızı geri almamız lazım. Özgürlük isteyen gençler tutuklu, depremde yalnız kalan Hatay’ın vekili tutuklu, toplanmak için bulduğunuz alanı açanlar tutuklu, Gezi’yi savunanlar tutuklu, evlerimizin zeminini kontrol edin diye raporlayan tutuklu, haber aldığınız gazeteciler tutuklu. Depreme hazırlık uzun bir yolculuk, kimlerle yürümek gerektiği belli. Dağılmayalım. Adalet depremi de kapsayan koca bir çatı. Taksim’dir toplanmanın en güzel alanı. Yaşasın 1 Mayıs!