Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Dövüşlerin de zarların da hileli olduğunu herkes biliyor… Mafyanın cenneti haline gelmiş, yolsuzluk usulsüzlük iddiaları ayyuka çıkmış, hukuktan ve adaletten eser kalmamış, hak ve özgürlükler yerle yeksan edilmiş ülkede yapılmak istenen şeyin aslında tek adam rejiminin tahkim edilmek olduğunu da herkes biliyor. Onun için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gözaltına alındığı gün şöyle diyordu CHP lideri Özgür Özel: “Sandıkla gelen birisi sandıkla gitmeyi kabul etmiyor. Şu anda Türkiye darbe girişimiyle karşı karşıyadır. Bu darbeyi püskürtemezsek bir daha sandık yok.“
İki gazetecinin Suriye’de öldürülmesini kınadıkları için İstanbul Barosu yönetimi terör örgütü propagandası yapmakla suçlanıyor ve görevine son veriliyor. İşini yapan gazeteciler ev baskınlarıyla gözaltına alınıyor. Hukuksuzluğu protesto eden gençler biber gazıyla, polis copuyla, plastik mermiyle karşılaşıyor. İstiyorlar ki herkes sussun, saltanatları sonsuza dek sürsün. 10 yıl önce Cumhuriyet için “90 yıllık reklam arası sona erdi” derken belli etmişlerdi niyetlerini. Adım adım geldik bu günlere. Hileli zarlarla, hileli dövüşlerle…
Hileli zarlarla, hileli dövüşlerle kazanmaya çalışan bir yapıyla karşı karşıya Türkiye. Ama o yapı da biliyor ki “iyi adamlar” bu kez kaybetmemekte kararlı. Türkiye’nin dört bir yanından yükselen protestolar da “böyle gitmesin” diyedir.